İnsanların kendine yazdığı mektuplar “Rüyamda seni gördüm, bir arayayım dedim” cümlesi hepimize tanıdık. Ama aslında, eski sevgili ya da aranızın limoni olduğu dostla yeniden ilişki kurma çabanızdan çok daha fazlasını içeriyor. Çünkü sırlarını hâlâ koruyan, herkesin başına gelen ve çok sıradışı bir dünyadan söz ediyoruz.Rüya, genel olarak uyku sırasında meydana gelen halüsinasyon deneyiminin adı. İnsanlık tarihi boyunca gizemli doğasıyla bağlantılı olarak hem yaratıcı hem de deneysel, sayısız inanç, korku ve varsayım doğurmuş bir uyku fenomeni. Rüyaları sınıflandırmaya yönelik çabalar, bugüne kadar hep yetersiz kalsa da geçmişten bugüne gerçekliğin yansımaları, kehanet kaynakları, iyileştirici bir deneyim yöntemi veya bilinçdışı faaliyetlerin kanıtı olarak görüldüler.Rüya görmek, bildiğimiz anlamda ‘doğrudan gözlem’ pratiklerine meydan okuyan bir olay. Her rüya aynı zamanda kişisel bir belge, insanın kendine yazdığı bir mektup. Bu nedenle zaman zaman rüyaların, insanların gözlemlenebilir davranışlarından çıkarılması gerektiği söylendi. Dahası, gözlemsel yöntem ve amaçların, rüyalar hakkında çıkarılacak sonuçları açıkça etkileyip etkilemeyeceği de hep tartışma konusu oldu.Ama bugüne kadar yapılan araştırmalardan çıkan ilginç sonuçlar var elbette. Örneğin evinde uyanan insanlardan toplanan rüya raporları, laboratuvar deneklerinden gelenlere göre daha açık cinsel…