Ülkemiz yine deprem korkusuyla baş başa kaldığı günler yaşıyor. Bir deprem ülkesi olduğumuz halde, en ayık zamanlarımızda bile kendimizi, sevdiklerimizi korumak, güvende olmak eğitiminden yoksun olduğumuz bir kez daha ortaya çıkıyor. Peki ya bir de depreme uykuda yakalanırsak ne olacak?
23 Nisan 2025 günü öğle saatlerinde İstanbul’da Silivri açıklarında önce 3.9 daha sonra da 6.2 büyüklüğünde depremler meydana geldi. İkinci deprem, çok sayıda çevre ilden de hissedildi. O saatten sonra değişen büyüklüklerde, bazıları hissedilen, bazıları hissedilmeyen yüzlerce artçı sarsıntı oldu.
Bu deprem çoğunluğun uyanık, işinde gücünde olduğu gün ortası saatlerinde yaşandığı için nispeten şanslıydık. Peki ya biz uyurken bir deprem meydana gelirse ne yapmalıyız? Yatmaya devam mı etmeliyiz yoksa hemen yataktan kalkıp bir sığınak mı bulmalıyız?
Yatmadan Önce Yapmanız Gerekenler
Bu konuda uzman görüşlerine bakınca yapmamız gereken en önemli şeyin, ‘yatmadan önce depremde güvenliği sağlamaya’ dikkat etmek olduğunu görüyoruz. Yatağınızı televizyon, kitaplık ya da büyük mobilyaların önüne koymamaya dikkat edin. Başucunuzda mutlaka bir el feneri bulunsun. Depremden sonra yere saçılan cisimlere ya da kırılan camlara basmamak için yatağın yanında terlik ya da ayakkabılarınızı hazır bulundurun ve cep telefonunuzu kolayca ulaşabileceğiniz bir yerde tutun.
Depremde Aceleyle Yatağı Terk Etmeyin
Siz uyurken bir deprem meydana gelirse, aceleyle yatağınızı terk etmeyin. Arkanızı dönüp yüz üstü yatın, ayaklarınızı yukarı çekin, sarsıntı durana kadar başınızı ve boynunuzu korumak için yastık kullanın.
Deprem olduğunda kaçmak için acele etmeyin. Önce başınızı ve boynunuzu koruyun. Deprem sırasında hayatınızı kurtarmak için gerekli üç adımı hatırlayın: Çök, kapan, tutun! Olağan zamanlarda da çeşitli afet önleme hazırlıkları yapın. Üç günlük bir hazır gıda deposu, acil tahliye kitleri ve bir aile afet önleme planı hazırlayın.
Uyurken insanların hareket kabiliyeti nispeten düşüktür. Deprem sırasında yataktan kalkmayı tercih ederseniz, binanın sallanması nedeniyle yanlışlıkla düşebilir, hatta mobilyalara veya köşelere çarpabilirsiniz. Yatağın yanına başarılı bir şekilde saklansanız bile, yatak hareket ettikçe yaralanma riskiniz olabilir. Çünkü genellikle ağır olan karyolalar hareket ettiğinde, çarpma kuvveti büyük olur.
Uzmanlar deprem olduğunda yatakta kalmanın nispeten güvenli olduğunu belirtiyor. Elbette, her an meydana gelebilecek afet ve kazalar karşısında çeşitli acil durum planları yapmak için acele etmek yerine, önceden hazırlık yapmak daha önemli.
Deprem Sonrası Gelişen Uyku Bozukluğu
Bu konuda sözü bir uzmana bırakmak gerek. Türk Nöroloji Derneği Uyku Tıbbı Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Sevda İsmailoğulları’nın ‘Deprem ve Uyku’ başlıklı bilimsel makalesinden alıntılayalım.
Uyku bozukluğu, deprem felaketi gibi travmatik bir olaydan sonra doğal olarak oluşan insani bir tepkidir ve depremden sonra hayatta kalanlar arasında oldukça yaygındır. En sık tariflenen uyku şikâyetleri; uykuya dalmada güçlük, uykudan sık uyanma, daha kısa uyku süresi, huzursuz uyku, kâbuslar, kaygılı rüyalar, çok erken saatte uyanma ve gündüz yorgunluğudur.
Depremden sonra uyku bozukluğunu daha fazla yaşayan kişiler; yaşlılar, kadınlar, travmaya direkt maruz kalanlar, ebeveyn ve iş arkadaşlarını kaybedenler, ölüme tanık olan ve aşırı korkmuş kişilerdir. Önceden psikiyatrik hastalığı ve uyku sorunları olan kişilerde bu sorunlar daha fazla olabilmektedir.
Uyku bozukluğunun şiddeti depreme maruz kalma derecesine de bağlıdır. Depremin merkezine yakın olanlarda uykuyla ilgili şikâyetler daha fazla tariflenmektedir. Çalışmalar depremden sonra gelişen uyku bozukluğunun felaketten sonraki 10 yıl boyunca bile kalıcı olabileceğini ortaya koymaktadır.
Deprem gibi afetlerden sonra çocuk ve ergenlerde de uykusuzluk, kısa uyku süresi, kâbuslar, huzursuz uyku ve gündüz yorgunluğu gibi uyku sorunları sık görülmektedir. Ergen hayatta kalanlar arasında genel uyku problemlerinin sıklığının depremden sonra 30 aya kadar istikrarlı bir şekilde yüksek kaldığı bulunmuştur. Benzer şekilde, çok sayıda çalışma, doğal afetlere ilk maruz kaldıktan çok sonra yetişkinlikte de uyku bozukluklarının devam ettiğini bildirmiştir.
Depremden sonra uyku bozukluğunun olması, travma sonrası stres bozukluğunun bir belirtisi olabileceği gibi, travma sonrası stres bozukluğunu tetikleyip daha şiddetli seyretmesine neden olabilir. Depremden sonra sık görülen depresyon ve kaygı bozuklukları da uyku bozukluklarının daha uzun süre devam etmesine neden olabilir.
Sonuç olarak, her ne kadar uykunun deprem gibi yıkıcı bir afetten negatif olarak etkilenmesi doğal bir süreç olsa da, uyku bozukluğunun uzun süreli devam etmesi kişiyi hem psikolojik hem de bilişsel, kardiyovasküler ve metabolik pek çok hastalık için risk altına sokmaktadır. Bu nedenle uyku bozukluğunun erken dönemde fark edilip tedavi edilmesinin pek çok iyileştirici etkileri olacaktır.
Uyku sorunları olan kişilerin günlük hayatında dikkat etmesi gereken bazı uyku hijyeni kuralları şunlardır:
– Gün içinde şekerleme yapmamak
– Sabahları geç kalkmamak
– Gece çok geç yatmamak
– Gün ışığına sabahın erken saatlerinde maruz kalmak
– Gün içinde egzersiz yapmak
-Sosyalleşmek
– Sürekli uykuyu düşünmemek
– Yatakta uyanık zaman geçirmemek
– Çok fazla kahve-çay tüketmemek
Bunlara rağmen uyku bozukluğu devam ediyorsa mutlaka profesyonel destek alınması gerekir. Uyku bozukluklarında öncelikli olarak duygusal destek, bilişsel davranışçı tedaviler, gerekirse de ilaçlar, tedavi seçenekleri arasındadır.
Depreme maruz kalan kişilere toplumsal destek de çok önemlidir. Profesyonel ve etkili ruh sağlığı hizmetleri, duygusal destek, mali yardım, istihdam desteği ve tahliye edilen yaşam ortamlarının iyileştirilmesi uyku problemlerini ve yetersiz uykunun neden olacağı kötü sonuçları önlemede önemli adımlar olacaktır.
Kaynaklar