Karşınızda en sık karşılaşılan uyku problemi. Uyuyamamak veya anormal saatlerde uyanıp uykuyu sürdürememek şeklinde görülebiliyor. Peki sizde de benzer şikâyetler var mı, varsa nasıl kurtulabilirsiniz?
İşte bu ciddi bozukluk hakkında bilmeniz gereken her şey…

Yatsan

Ya kendiniz yaşıyorsunuz ya da çevrenizden sık sık duyuyorsunuz bu şikâyeti. Zira kendisi dünya üzerindeki en yaygın uyku bozukluğu. Haliyle çok sayıda insan bu dertten mustarip ama aslında insomnia hastalığı olmamasına rağmen öyle olduğuna inananlar da hiç az değil. Olay, bir dönem her yaramaz çocuğun ebeveyninin, “Bizimki hiperaktif” demesinden farklı değil aslında. Net bir şekilde söyleyelim: Uykusuz kalmak insomnia demek değil!
Meseleyi layıkıyla anlatması için ‘Niçin Uyuruz?’ kitabının da yazarı olan nörobilim ve psikoloji profesörü Matthew Walker’a başvuruyoruz. Önce bilimsel tanım: “İnsomnia, kişinin kendine yeterli uyuma imkânı tanımasına rağmen uyku üretmede yetersiz beceriye sahip olmasıdır.”
Kadınlarda ve yaşlılarda daha sık görülmekle birlikte, her yaşta ve her iki cinste de rastlanabiliyor insomniaya. Kişileri değişik derecelerde etkilese de tipik olarak dinlenmemiş hissetme, huzursuzluk, anksiyete, gün içi yorgunluk hissi gibi yakınmalara yol açıyor. 

Sizinki hangi derece?

Tüm Uyku Tıbbı ve Araştırmaları Derneği (TUTDER), uykusuzluktan yakınan kişilerin uzmanlara başvururken ifade ettiği belirti ve bulguları şöyle sıralıyor: 

  • Uykuya dalmakta güçlük
  • Gece sık uyanma ve tekrar uyumakta güçlük çekme
  • Sabah çok erken uyanma
  • Dinlenmemiş uyanma

Tabii ki bu bozukluğun da farklı yoğunlukları var. Peki sizinki hangisi? 

  • Geçici veya hafif derece: Uyku süresi yetersiz. Kişi normal süre uyumasına rağmen yeteri kadar dinlenemediğinden yakınıyor. Sosyal ilişkilerde ve iş yaşamında ya problem yoktur ya da hafif bir bozulma var.
  • Geçici veya orta derece: Uyku süresi yetersiz. Kişi normal süre uyumasına rağmen yeteri kadar dinlenemediğinden yakınıyor. Sosyal ilişkilerde ve iş yaşamındaki bozulma daha belirgin.
  • Kronik (müzmin) veya ağır derece: Yetersiz ve dinlendirmeyen uykuya ek olarak, sosyal ve işle ilgili fonksiyonlarda ciddi bozulma var.

Olayın psikolojik boyutu var mı?

Evet. Matthew Walker, “Kronik insomnianın en yaygın iki tetikleyicisi psikolojiktir: (1) Duygusal endişeler veya kaygı, (2) duygusal sıkıntı ya da anksiyete” dedikten sonra etkileyici bir örnek veriyor: 
“Uykuya dalsın diye dizüstü bilgisayarınızın ekranını indirdiğiniz ama daha sonra baktığınızda ekranın indirilmiş olmasına rağmen hâlâ açık, soğutucu fanların çalışır durumda ve bilgisayarın aktif olduğunu gördüğünüz bir zamanı hatırlayın. Normalde bunun nedeni programların ve rutinlerin devam etmesi ve bilgisayarın uyku moduna geçiş yapamamasıdır. Beyin görüntüleme çalışmalarının sonuçlarına dayanarak insomnia hastalarında da bu örnekle kıyaslanabilir bir sorun yaşanmaktadır. Tekrarlı duygusal programlar, hatırlayıcı ve geleceğe yönelik olası hafıza devreleri zihinde dönmeye devam ederek beynin kapanmasını ve uyku moduna geçmesini önler.”

Tedavi mümkün mü?

Her 3 kişiden 1’i yaşamının bir döneminde uykusuzluktan yakınıyor.
Araştırmalar detaylarda farklılaşan rakamlar ortaya koysa da erişkinlerin gece ortalama 8 saat uykuya ihtiyaç duyduğu da kabul edilmiş bir bilimsel gerçek.
İnsomniada bazen tanı koymak güç olsa da çok sayıda tedavi seçeneği var. Geçici rahatsızlık birkaç gün süreceği için tedavi gerektirmeyebiliyor. Kronik bozukluk yaşayan (3 aydan uzun süre boyunca haftada 3 geceden fazla) hastaların ise mutlaka tıbbi yardım almaları gerekiyor.