Kökeni merkezi sinir sistemine, özellikle beyne dayanan nörolojik bir bozukluk. Genetik temeli olsa da kalıtımsal bir rahatsızlık değil. İnsan dışındaki pek çok memeli türünde de rastlanıyor. Ve hâlâ belirlenmemiş tetikleyici faktörler olduğu düşünülüyor. Karşınızda aşırı uykululuk hastalığı narkolepsi…
Narkolepsi, aşırı gündüz uyuşukluğu ve ani uyku ataklarıyla kendini belli eden kronik bir uyku bozukluğu. Hastalar genellikle, koşullar ne olursa olsun, uzun süre uyanık kalmakta zorlanıyor. Bu durum elbette günlük rutinde ciddi aksamalara neden olabiliyor.
Bazen bu duruma ani kas fonksiyonu kaybı yani katapleksi eşlik edebiliyor. Genellikle aşırı heyecan, korku, sevinç gibi duygulanımlarla bayılma atağı şeklinde kendini gösteriyor. Birkaç saniyeyle birkaç dakika arasında kendiliğinden düzeliyor. İkisinin birlikte seyrettiğine ‘tip 1’, katapleksi olmadan ortaya çıkana ise ‘tip 2’ narkolepsi deniyor.
Bir diğer temel semptom da uyku felci. Yani uyanınca meydana gelen geçici konuşma veya yürüme yetisi kaybı. Aslında bu geçici paraliz, sağlıklı kişilerin yaklaşık dörtte birinde görülen, yaygın bir sorun. Ancak narkolepsi hastaları bunu çok daha sık ve ciddi boyutta yaşıyorlar.
Odamda Biri Mi Var!
Tüm Uyku Tıbbı ve Araştırmaları Derneği (TUTDER), araştırmalarına ve hasta deneyimlerine bakarak bu üç semptoma dördüncü bir bulgu daha ekliyor: Hipnagojik halüsinasyonlar. Buna neden olan şey, REM uykusundaki değişiklikler. Rüya görmenin gerçekleştiği evre olarak bilinen REM uykusu narkolepsili kişilerde günün herhangi bir saatinde ortaya çıkabiliyor. Bu kişiler genellikle uykuya daldıktan sonraki 15 dakika içinde hızla REM uykusuna geçiyorlar. İşte aslında REM evresinde görülebilecek görsel imajların hasta tarafından uykunun başlangıcında algılanması durumuna hipnagojik halüsinasyon deniyor. En yaygın örneklerden biri, kişilerin yatak odalarında bir yabancı varmış gibi hissetmeleri. Bu halüsinasyonlar özellikle canlı ve korkutucu olabilir çünkü hasta rüya görmeye başladığında tam uyuyamadığından bu rüyaları gerçeklik gibi yaşayabiliyor.
Narkolepsili kişilerde obstrüktif uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu ve hatta insomnia gibi başka uyku bozuklukları da olabiliyor. Kimi hastalar, kısa narkolepsi atakları sırasında otomatik davranışlar sergileyebiliyor. Örneğin yazı yazma veya araba kullanma gibi normalde yapılan bir işi yaparken uykuya dalabiliyor ve uyurken de yapmaya devam edebiliyorlar. Çok büyük çoğunlukla da uyandıklarında ne yaptıklarını hatırlamıyor ve o işi doğru düzgün tamamlayamamış oluyorlar.
Tedavi Mümkün Mü?
Erkekleri kadınlara oranla daha sık etkileyen narkolepsiyle ilgili tanı koyabilmek için iki ayrı test yapmak gerekiyor. İlki polisomnografi (uyku testi), ikincisi de ‘çoklu uykuya geçme testi’ denebilecek MSLT (multiple sleep latency test-gündüz uyku testi).
Narkolepsinin şimdilik tam iyileşme sağlayıcı bir tedavisi yok. Bununla birlikte kullanılan farklı yöntemler, ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri semptomları yönetmeye yardımcı olabiliyor. Aile, arkadaş, işveren, öğretmen gibi günlük hayatı yoluna koymaya yardımcı olabilecek yakın çevreden destek, bunların başında geliyor.