Çocuklar Resim Çizerek Ne Anlatıyor?
Şu sıralar hepimiz özellikle deprem bölgesindeki çocuklarımızın sakin kalabilmesi için neler yapılması gerektiği üzerine kafa yoruyoruz. Onların kendini ifade etmek için çok sık başvurduğu yollardan biri olan resimler, bu dönemde çok daha önemli işaretler içeriyor. Kendini ifade etmede kullanılan en önemli iletişim araçlarından biri de resim yapmak. Çocuklar içinde bulundukları durumu, anı ve hakikati yetişkinlere oranla daha net, güçlü ve cesur ifade edebiliyorlar. Bu cesaret, onların travma sonrası durumu algılama ve kabullenme sürecini hızlandırıyor. Ancak çocuk ve ergenlerle çalışırken kullanılan projektif resim testlerinin travma dönemlerinde daha dikkatle ele alınması gerekiyor. İletişim danışmanı ve sanat terapisi uygulayıcısı Tüge Sungay, “Çocuklara, deprem anını resmet, bir ev çiz, aile resmi çiz gibi yönlendirici yaklaşımlardan kaçınmalıyız. O ne zaman ve ne çizmek isterse onu çizmeli. Örneğin, bölgedeki çocukların literatürdeki renkleri çok farklı anlamlarda kullandıkları görülecektir. O nedenle kalıplanmış uygulamalar, varsayımlar, kurgulardan kaçınmak ve çizilen resmi, onu yapan çocukla değerlendirmek önemlidir. Müdahalesiz ortamda resim yoluyla elde edilen bilgiler, sözlü iletişim yoluyla çocuktan edinilen bilgilerle bir araya getirilmelidir. Resim yapma süreci ve sonrasında resim üzerine yapılacak sohbet, çocuğun kaygılarını azaltan…
Nefes Al, Sakin Kal
Stresi azaltmak, zihnimizi ve bedenimizi sakinleştirmek, uyku kalitemizi artırmak, insanlarla daha iyi geçinmek ve daha mutlu hissetmek aslında imkânsız değil. Meditasyon anlamlı bir yaşam becerisi ve öğrenmek için asla geç değil. Küçük adımlarla başlamak için sizi şöyle alalım… Meditasyon nedir? Meditasyonun ve meditasyon yapan insanların medyada ve popüler kültürde bazen nasıl tasvir edildiği düşünülünce, gözünüzde eksik veya yanlış bir resim canlanıyor olabilir. Elbette günlerce sessizlik içinde oturan bir keşiş de, bir yoga sınıfında ders veren bir yogi de meditasyon yapıyor ama gürültülü bir metronun iki durağı arasında, sadece beş dakika ayırarak bunun yapılamayacağını kim söyledi? Buradan da anlaşılacağı gibi, meditasyon yapmanın tek bir ‘doğru’ yolu yok. Çünkü meditasyon zihni tamamen boşaltmak ve hiçbir şey düşünmemek demek değil. En basit haliyle, dikkati vererek beyni sakinleştirmeye dair bir uygulama. Ve çoğu zaman dikkatimizi verdiğimiz şey nefesimiz. Şunu unutmayın: Meditasyon herkes içindir ve sadece bir dakikanız olsa bile hemen şimdi yapabilirsiniz. 5 adımda basit meditasyon Vücudunuz için rahat bir pozisyon bulun. Birçok insan ayakları yere basar halde bir sandalyede oturmayı tercih ediyor. Ama ortam uygunsa bağdaş kurarak…
Çocuklarda Sağlıklı Uyku İçin 7 Etkili Öneri
Pek çok ebeveyn televizyon, tablet, akıllı telefon gibi iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla çocuklarının geç yatmasından şikâyet ediyor. Uyku eksikliğinin sonuçlarından biri olarak da onların hem sağlığı hem de okul başarısı nedeniyle endişeliler. Peki çocuklarda yeterli ve kaliteli uyku için neler yapılabilir? Yeterli ve kaliteli uyku çocuklarda bağışıklığın güçlenmesinden zihinsel, fiziksel ve ruhsal gelişimlerine dek çok önemli rol oynuyor. Pek çok bilimsel araştırmanın ortak sonucu bu. Dolayısıyla anne-babalar yaygınlaşan iletişim araçları nedeniyle uyku eksikliği yaşayan çocuklarının hem sağlığından hem de okul başarısından endişe duyuyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar, çocukların saat 22.00’den önce mutlaka uykuya dalması gerektiğini belirterek, “Aksi durumda çocuğun büyümesi yavaşlar ve vücut direnci düşer. Bu da zaman içinde birçok hastalığa davetiye çıkarır. Bebeklerde ve çocuklarda yeterli ve kaliteli bir uyku, en az iyi beslenmek kadar önemlidir” diyor. “Bizim yanımızda yatmazsa uykuya dalamıyor”, “Cep telefonunda oyun oynamaktan geç yatıyor”, “Erken yatarsa uyuyamıyor”… Birçok anne-baba, çocuklarında bu ve benzeri sorunlar nedeniyle uzmanlara başvurarak çözüm arıyor. Dr. Gökyar, çocuklarda uyku bozukluklarının büyük çoğunluğunun davranışsal olduğunu vurguluyor: “Özellikle günümüzde televizyon, tablet,…
Gelelim Aşkın Faydalarına…
Aşkın tamamen kalbinizde geliştiğini hissediyor olabilirsiniz ama durum bu kadar basit değil. Gerçekte çoğu şey beynimizde meydana gelen değişikliklere bağlı. Bu kadar değil; aşkın genel sağlığımıza da olumlu etkileri bulunuyor. Hepsini anlatıyoruz. Aşk, artan nabız ve bir başka kişiyi arzulama duygularıyla birlikte geliyor. Bir de bilimsel olarak ifade edelim: Aşk, insanı sersemletici ve mutlu hissettiren bir dopamin ve norepinefrin akışına neden oluyor. Uzun süreli bir ilişkide beynimiz, çift olma bağını sağlayan oksitosin ve vazopressin salgılıyor. Ayrıca bağışıklığı güçlendirmek, ağrıyı dindirmek ve daha uzun yaşamaya yardımcı olmak gibi sağlık yararları olduğu düşünülüyor. Gelin, başa saralım: Birine âşık olduğunuzda biraz farklı hissetmeye başlarsınız. Sevdiğiniz kişiyle birlikteyken karşı konulamaz bir coşku duyar, etrafta yokken onu delice özler, arzularsınız. İşte bu hisler beyninizde bazı değişiklikler yaşandığı için oluşur. Âşık olmak, kendinizi dünyanın zirvesindeymişsiniz gibi iyi hissettiren kimyasalları harekete geçirir. Zaman geçtikçe bu duygular gelişir. O kanat çırpan kelebekler ve coşku kaybolabilirken, bağ kurma ve birlikte kalma dürtüsü artabilir. Peki neden? Aşkın beynimizi hem başlangıçta hem de uzun vadede nasıl etkilediğine bakalım… ‘Kalbim göğsümden fırlayacak’ dönemi Tipik olarak bir…
Kış Savar Bitkiler
Bağışıklığı güçlendirmek, soğuk algınlığından kurtulmak, grip ve nezleden korunmak, boğazı yatıştırmak, öksürüğü kesmek… Kışın pek çok günü bu çözümleri aramakla geçiyor. Çözüm doğa eczanesinde, yeter ki hangi bitkiden nasıl yararlanacağımızı bilelim. Kış aylarında bağışıklığı güçlendirmek ya da soğuk algınlığı, grip ve öksürükte tedaviyi desteklemek için kullanılan bitki çaylarının pek çok faydası bulunuyor. Ama her bitki her soruna iyi gelecek diye bir şey yok elbette. Bu noktada hangisini ne zaman ve nasıl kullanacağımızı bilmek büyük önem taşıyor. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman’dan doğruları öğrendik. Ekinezya soğuk algınlığı, grip ve nezleden koruyor Soğuk algınlığı ve grip gibi durumlarından korunmak için bağışıklık sisteminin desteklenmesi ilk akla gelen önlem. Dr. Tuğba Kaman, “Kış hastalıkları için bağışıklığı güçlendiren, soğuk algınlığını tedavi etmeye yardımcı, vücudu toksinlerden arındıran, sindirimi kolaylaştıran, rahatlatıcı veya yatıştırıcı pek çok bitki doğada mevcut. Örneğin soğuk algınlığı, grip ve nezleden korunmak için ekinezya ilk akla gelen bitkilerden. İçinde bulunan polisakarit, glikoprotein bileşenleri, flavonoitler ve kafeik asit türevleri gibi bileşenlerin bağışıklık sistemi üzerinde rolü olduğu…
Sağlıklı İlişki Nasıl Olur?
Dürüstlük, güven, saygı… İletişim, çaba, uzlaşma… Keşke sağlıklı bir ilişki kurmak da anahtar kelimeleri arka arkaya yazmak kadar kolay olsaydı. Ama maalesef öyle değil! Gelin, en önemli üç başlığa biraz daha yakından bakalım. SINIRLAR Kafanızda hayali bir çizgi çekin. Bir yanda size uyan, diğer yanda kendinizi iyi hissetmediğiniz ya da rahatsız olduğunuz şeyler olsun. Bu çizgi herkes için farklı bir yerde durur, dolayısıyla sizin için nerede çizilmesi gerektiğini bilmeniz önemlidir. Sınırlar belirlemek, sevdiğiniz kişiye ihtiyaçlarınızı öğretmenin veya sizin bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamanızın kısa yoludur. Aşağıdaki sorulara samimi cevaplar vererek karar verebilirsiniz. Sınırlarınız neler? Fiziksel: Herkesin içinde yapılan sevgi gösterilerinden rahatsız mısınız? Aşırı ilgi sizi rahatsız mı ediyor? Sevgilinizin size sürekli dokunmak istemesinden rahatsız mı oluyorsunuz, hoşunuza mı gidiyor? Yalnız kalmaya ihtiyacınız oluyor mu? Duygusal: Hissettiklerinizi hemen paylaşabiliyor musunuz, biraz zamana mı ihtiyacınız oluyor? Bir kriz olduğunda dile getirmek için müsait zaman kollamanız gerekiyor mu? “Seni seviyorum” demeye hazır olduğunuzu düşünüyor musunuz? Cinsel: Herhangi bir cinsel aktiviteye girmeden önce onu ne kadar tanımanız gerekiyor? Cinsel sınırlarınız üzerine düşündünüz mü? Cinsellikle ilgili olarak birbirinizle açıkça…
Mutlu Aşkın 22 Yolu
Aşk, ağza sakız edildiği kadar kolay bir iş değil. Kalp çarpıntısını uzun tutmak için biraz emek harcamak gerekiyor. Size sevme ve sevilme duygularınızı ifade etmenin sonsuz olasılıklarını ortaya çıkarmanıza yardımcı olacak 22 yol öneriyoruz. Dinleyin Sadece dinlemeyi öğrendiğimizde, karşımızdaki kişiyle aramızdaki samimiyetin başka bir boyutuna kapı açmış oluyoruz. Unutmayın ki herkes, bölünmemiş bir dikkatle duyulmak ister. Bir de karşınızdaki âşık olduğunuz insansa bunu yapmaktan başka yolunuz yok. Yargılamayın Ona anlayış ve şefkat gösterdiğinizden emin olun. Sevdiğinizle konuşurken zihninizi açın ve yargılarınızdan kurtulun. Özverili olun Herhangi bir bencilce bakış veya kişisel çıkar gözetmeksizin sevmeyi öğrendiğimizde, kendimizi karşımızdakine çok daha yakın hissederiz. Ve işte ancak o zaman gerçek aşkın ne olduğunu anlayabiliriz. Bağışlayın Uzun süre kin beslerseniz, birini sevmeyi asla öğrenemezsiniz. Öfke veya dargınlığınızı sürdürmeyi alışkanlık haline getirirseniz başka biri tarafından sevilmenizi de engellemiş olursunuz. Birini derinden sevmek için affedici olmanız da gerekir. İnanın Başka birine verebileceğimiz en güzel hediye budur. Çoğu zaman kendi içinde göremediği değerleri ona göstermek için orada olduğunuzu hissettirin. Sevdiğiniz kişiyi cesaretlendirir ve ona olan güveninizi gösterirseniz daha büyük aşkla sarmalanacağınızı unutmayın….
İkigai nedir, hayatınızı nasıl değiştirir?
İkigai nedir, hayatınızı nasıl değiştirir adlı blog yazımızı sizler için ele aldık, hemen tıklayarak okuyabilirsiniz.
Daha Mutlu ve Sağlıklı Bir Kış İçin 6 Yol
Kışın insanı motivasyonel anlamda en fazla zorladığı döneme girmiş bulunuyoruz. Sabah derin bir karanlığa uyanıyor, gün boyu kapalı bir havayla karşılaşıyoruz. Grip ve soğuk algınlığı peşimizi bırakmıyor. Peki daha mutlu ve sağlıklı bir kış geçirmek mümkün mü? Anlatıyoruz… 1. Günlük rutininizi kışa uygun hale getirin Soğuk havalar, mevsimsel hastalıklara yakalanma riski, kat kat giyinmeye üşenmek gibi pek çok neden, mümkün oldukça evde kalmayı daha çekici hale getirebilir. Ancak bu monotonluk da kendi stresini getiriyor. Her günün hatta her saatin bir sonrakine benzemesi, insanı ruhen yoran bir durum. Her gün bir yere gidip gelmek veya mahalledeki bir kafede oturmak bile gördüklerinizi, duyduklarınızı değiştirerek günlerinizi daha dolu yaşadığınızı hissettiren zihinsel bir esenlik sağlar. Ayrıca mevcut günlük rutininizi daha soğuk ve karanlık aylara nasıl uyarlayabileceğinizi de düşünebilirsiniz. Esnekliğiniz varsa günün en güneşli olduğu öğle saatlerinde yürüyüş yapın. Sabah ilk iş temiz hava almayı hedefleyin. Bilgisayar başında çalışıyorsanız, kendinize ekrandan uzaklaşmak için su, kahve, çay molaları ayarlayın. Gün içinde nefes aldıran bir ritim ve rutin oluşturabilirseniz stresiniz azalabilir ve iş gününüzü daha yönetilebilir hale getirebilirsiniz. 2. Antrenman rutininizi…
Biz bu lykke’yi beğendik!
Kimilerinin ‘yeni hygge’ diyerek tanımladığı yaşam tarzı lykke’yi tanımakta sıra. ‘The Little Book of Hygge’yle rahatlığın sırlarını anlatan Meik Wiking’in bu kez de Danimarkalıların nasıl bu kadar mutlu olduğunu açıklayan altı temel faktörü ortaya koyduğu ‘The Little Book of Lykke’nin izinde, konuya dalıyoruz. 1. BERABERLİK Türkiye’de aile kurumunun hayli güçlü olması nedeniyle dünyaya kıyasla çok daha az görülmekle beraber, yalnızlık giderek daha fazla insanı ilgilendiren bir sorun haline geliyor. Oysa Mutluluk Araştırma Enstitüsü’nün CEO’su olan ve bizi bu yepyeni kavramlarla tanıştıran yazar Meik Wiking, mutluluğun en temel yapıtaşının topluluk olduğunu söylüyor. Ama bunu yanlış anlamamak önemli. Anlatılmak istenen, etrafınızı duygusal bağınızın olmadığı rastgele birtakım insanlarla, günümüze uygun tabirle ‘takipçi’lerle çevirmek değil; gerçekten bir parçası olduğunuz toplulukla yani aileniz, yakın arkadaşlarınız ve komşularınızla ilişkilerinizi büyütmek. Nasıl başarabilirsiniz? Wiking, teknolojinin bize ‘yakınlık olmadığı halde bağlantılı olma yanılsaması’ verdiğini söylüyor. FOMO (Fear of Missing Out) olarak bilinen ve çoğunlukla sosyal medyadan uzak kalma korkusunu anlatan sendromun ağına düşmeyi reddedin. Yakın arkadaşlarınızı da aynı şeyi yapmaya, hep birlikte telefonların olmadığı bir buluşmaya katılmaya teşvik edin. Mum ışığı ve…