Doğanın mutluluğumuzu nasıl artırdığını bilimsel verilere dayanarak hep anlatıyoruz. Benzer bir bağlantı mutluluğumuzla evlerimiz arasında da var. O halde neden bu bilgileri birleştirip tabiatı evlerimizin de değişmez bir parçası haline getirmeyelim?

Uzmanlara göre ‘nerede yaşarsak yaşayalım, yeşil alana erişim mutluluk düzeylerimizde büyük bir fark yaratıyor’. Daha da önemlisi, bu alanın büyük olması gerekmiyor; sadece doğayla bir bağ kurmamıza izin vermesi yeterli. Kendimizi doğada bulduğumuzda daha sakin ve daha tatmin olmuş hissettiğimiz tezini araştıran çok sayıda bilişsel psikoloji çalışması var. Renk psikolojisi, her rengin farklı bir duyguyu çağrıştırdığını, yeşilin doğayla güçlü bağları olduğunu ve genellikle sakinleştirici, yatıştırıcı, rahatlatıcı olduğunun söylendiğini ileri sürüyor.

Bu çalışmalar zaman içinde başka alanlara da sirayet etti. 1980’li yıllarda biyolog E. O. Wilson, doğayla bağlantı kurmaya ihtiyaç duyduğumuzu anlayıp bunun için aradığımız yolları tanımlamak amacıyla biyofili terimini kullanmaya başladı.

Kendi çevrenizde bile küçük bir araştırma yapabilirsiniz. İnsanlara nasıl rahatlamak istediklerini sorduğunuzda ya da tek başınıza nasıl stres atmayı tercih edebileceğinizi düşündüğünüzde, açık havada yürüyüş yapmak, bahçeyle uğraşmak ya da sadece temiz havada bulunmak gibi aktivitelerden bahsedildiğini göreceksiniz. Ormanda yürüdüğünüz ya da güneşli bir günde saçlarınızda hafif bir esinti, yüzünüzde sıcaklıkla dışarıda oturduğunuz bir zamanı düşünün. Doğada olmanın verdiği o sakin his ruh halinizi iyileştirip sağlığınızı artırmıyor mu?

Peki ya bunu evimizde de yaşamak istersek? Tarzı nasıl olursa olsun, bu mutlu ve sakinleştirici etkileri evinize taşımanın pek çok yolu var. Gelin size nasıl yapacağınızı gösterelim!

Akış Yaratın

Doğanın hangi unsurlarını sevdiğinizi ve bunları eve nasıl getirebileceğinizi düşünerek başlayın. Buradaki fikir, iki alan arasında bir tutarlılık ve sakin bir bağlantı kurmak için dışarıdan bir akış yaratmak. Böylece birinden diğerine doğal bir hareket gibi hissedeceksiniz, alan değişikliği duygusu azalacak. Yani dışarıda aldığınız haz içeri girdiğinizde de devam edebilecek.

Aydınlatmayı Ayarlayın

Bir odaya daha fazla ışık getirmek, özellikle gün içinde daha az ışık aldığımız karanlık aylarda, hissettiklerimiz üzerinde güçlü bir etkiye sahip olabilir. Fark yaratmak için mutlaka yapısal değişiklikler yapmanız gerekmez. Işık kombinasyonları, lambalar, mumlar ve kısma anahtarları kullanmak, size aydınlatma seviyelerini ruh halinize göre değiştirmek için seçenekler sunacaktır.

Renklerle Oynayın

En basit ama en önemli seçenek bu; hangi renkleri tercih ediyor ve kullanıyorsunuz? Bazı insanlar cesur, diğerleri daha yumuşak tonları sever ama zevkiniz ne olursa olsun renk paletinize biraz yeşil ekleyebilirsiniz. Öyle bütün odayı veya duvarı yeşillendirmenize de gerek yok üstelik. Aynı anda hem bir özellik hem de bir doğa hissi yaratacak yeşillik veya doğal öğeler içeren harika duvar kâğıtları var mesela. Veya yeşili mobilya ve aksesuarlarınıza kolaylıkla katabilirsiniz. Biraz ilham almak için Pinterest’e veya internete göz atarsanız çok fazla değişiklik yapmadan da evinize yeşili katmanın sayısız yolu ve her zevke uygun seçenekleri olduğunu göreceksiniz.

Dokulara Yoğunlaşın

Evinize getirmeyi seçtiğiniz malzemeler de dış mekân hissi uyandırmaya ve doğaya daha bağlı hissetmenize yardımcı olabilir. Kolayca bulunabilen organik, doğal ürünler kullanmak gözle görülür bir fark yaratabilir. Örneğin ahşap yer döşemeleri ve mobilyalar… Daha küçük dokunuşlar için, saksılarınızın etrafında veya yemek masasında keten gibi doğal dokulardan yararlanabilir ya da içine dergi, oyuncak, koltuk örtüsü gibi şeyleri koymak için cilasız, doğal bir ahşap kutu kullanabilirsiniz. İster satın alın, ister kendiniz bulup eve getirin; dalgaların kıyıya attığı deniz kabukları ya da hafif yosunlu bir odun parçası bile hoş bir süs veya duvar sanatı parçası olabilir!

Bitkisiz OlmazEvde Doğayla Bağlantı Kurmanın 6 Harika Yolu 

Evinizde bitki yetiştirmek, hem dışarıyı içeriye taşımanın mükemmel bir yolu hem de sağlığınız için iyi. Bitkiler karbondioksiti emer ve oksijen salgılar, bu da soluduğumuz havanın temizlenmesine yardımcı olur. Bitkiler aynı zamanda atmosfere küçük miktarlarda nem de saldığından, araştırmalar iç mekânlarda bitki bulundurmanın cilt kuruluğu, soğuk algınlığı ve boğaz ağrılarını da azaltabileceğini gösteriyor. NASA araştırmacıları her 30 metrekare alan için bir saksı bitkisi öneriyor. Evinizde bu kadar çok bitki istemiyorsanız ya da bakımları konusunda kendinize güvenmiyorsanız, birkaç sukulentle başlayabilirsiniz. Hem çok dayanıklı ve güzeller hem de bakımları yormuyor ve çok büyümüyorlar; bu özellikleri de onları evinize biraz yeşil getirmek için harika bir başlangıç bitkisi yapıyor.