Halk arasında ‘kuş kanadı’ olarak bilinen, gözde şiddetli kızarıklık ve batma hissine yol açan bir hastalık olan pterjium, dikkate alınmazsa kornea tabakasında ciddi zararlara yol açabiliyor. Açık havada güneşin ultraviyole ışınlarına ve tozlu-kuru ortamlara maruz kalan kişilerde daha sık görülen hastalıkla ilgili her şey burada…

Yatsan

Halk arasında kuş kanadı, göz bebeğinde et yürümesi veya gözde et büyümesi isimleriyle de bilinen bir hastalık pterjium. Göz hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Nur Acar Göçgil’in “Gözümüzün beyaz kısmı, ince bir zar tabakasıyla kaplıdır. Normalde bu tabaka çıplak gözle görülemeyecek kadar incedir. Ancak göz travması, mikrobik enfeksiyon, alerjik reaksiyon gibi durumlarda damarlar genişleyerek gözde kızarıklık oluşturur. Bu ince zar tabakası, konjonktiva adı verilen bir doku olup gözün saydam kısmını örter. Bu tabakaya ait damar ve bağ dokusunun anormal bir şekilde kalınlaşarak kornea üzerine ilerlemesiyle hastalık oluşmaktadır” diyerek detaylı tarif ettiği bu hastalık, zamanında müdahale edilmezse kornea tabakasına zarar vererek kalıcı görme bozukluklarına neden olabiliyor.

Gözün doğal görünümünü bozabilir 

Açık havada güneşin ultraviyole ışınlarına ve tozlu-kuru ortamlara maruz kalan kişilerde pterjium hastalığının daha sık görüldüğünü dile getiriyor Prof. Dr. Göçgil: “Kronik kirpik iltihabı (blefarit) ve göz kuruluğu olan kişilerde de pterjium sıklıkla ortaya çıkar. Pterjium her iki gözde de görülebilir ancak bulaşıcı bir hastalık değildir. Travma veya genetik faktörlerden de kaynaklanabilir. Gözde şiddetli kızarıklık ve batmaya yol açabilir. Göz kapakları bu zara sürtünme etkisi yapabilir veya kuruma ve tahrişe neden olarak şiddetli kızarıklık ve batmaya yol açabilir. Pterjium, gözün doğal görünümünü de bozabilir.”

Bulanık görme, kuruluk, kaşıntı, yanma, batma, yaşarma… 

Pterjium hastalığı hafif veya şiddetli rahatsızlık belirtileri gösterebiliyor. Prof. Dr. Göçgil, “Kızarıklık ve iltihaplanma, özellikle pterjiumun büyüdüğü durumlarda görülür. Bulanık görme ve kuruluk hissi, kaşıntı, yanma ve batma hissi, gözde yabancı cisim hissi, göz yaşarması gibi problemler hastalığın belirtileri arasında sayılabilir. Birçok vakada tedavi gerekmeyebilir. Ancak hastalıklı bölge kızarıyorsa ve yanma veya batma hissi mevcutsa, göz damlaları ve merhemlerle rahatlama sağlanabilir. Erken evrelerde güneş gözlüğü kullanımı, çevresel etkenlerden korunma ve suni gözyaşı damlaları gibi yöntemlerle de gözlerde rahatlama sağlanabilir” diyor.

Damla tedavisi başvurulan ilk yöntem 

Pterjium için damla tedavisi, hastaların ve hekimlerin başvurdukları ilk yöntem oluyor. Prof. Dr. Nur Acar Göçgil bunun nedenini, “Göz yüzeyinin kurumasını önlemek ve iltihaplanma ataklarını damla tedavisiyle kontrol altına almak, hastalığın ilerlemesini yavaşlatır. UV korumalı güneş gözlüklerinin kullanımı da pterjiumun ilerlemesini azaltır” diyerek anlatıyor. Pterjium, bazı kişilerde gözyaşının azalmasıyla birlikte sık sık kızarıp, kanlanıp iltihaplanabiliyor. Göçgil, kullanılan damla tedavisi veya ilaç enjeksiyonlarının kızarıklığı hafifletebileceğini ancak kanat şeklindeki kitle görüntüsünü ortadan kaldırmayacağını belirtiyor.

Düzeltilemeyen görme problemlerine yol açabilir 

Hastalığın ilerlemesi durumunda ise cerrahi tedavi gerekli oluyor. “Pterjium hastalığının ilerlemesi sebebiyle göz dokularında hasar meydana gelebilir. Gözün kornea tabakasında oluşan bozukluklar sebebiyle gözlükle düzeltilemeyen astigmatizma gibi görme bozuklukları ortaya çıkabilir. Pterjium, korneaya ilerleyerek görme yeteneğini tehdit edecek düzeyde veya hastayı kozmetik olarak rahatsız edecek şekilde ilerlediğinde cerrahi operasyonla tedavi edilir” diye anlatıyor Göçgil. Yani pterjium hastalığı olan kişilerin durumu ciddiye alması ve göz doktoru tarafından takip edilmesi önemli.

Hastaların cerrahi tedaviye başvurma sebeplerini ise genel olarak, tozlu ve güneşli ortamlarda sık sık gözde kızarıklık ve yanma hissi oluşması, pterjium nedeniyle ileri düzeyde astigmatizma oluşması, pterjiumun kornea merkezine doğru ilerlemesi eğilimi göstermesi, hastayı kozmetik olarak rahatsız etmesi olarak sıralamak mümkün.

Prof. Dr. Göçgil konuyu şöyle detaylandırıyor: “Pterjium tedavisinde önemli olan nokta, cerrahi müdahaleyle kalıcı ve geri dönüşü olmayan astigmatik etki veya görme ekseni üzerinde pterjiumun bulunması gibi etkilerin önlenmesidir. Cerrahi tedaviyle pterjium tedavi edilebilir ve göz sağlığına zarar vermeden durdurulabilir. Cerrahi tedavide fazla dokular temizlenir ve bölgeye doku nakli yapılarak hastalığın tekrarlama riski azaltılır. Bu yöntemler, pterjium hastalığının ilerlemesini durdurmak ve göz sağlığını korumak için önemlidir. Pterjium ameliyatı, hastalığın tekrarlama riskinin yüksek olması ve daha ciddi bir şekilde geri dönme olasılığı nedeniyle önemlidir. Cerrahi sonrası nüks ve komplikasyon riskini azaltmak, hızlı ve konforlu bir iyileşme süreci sağlamak için farklı cerrahi teknikler mevcuttur. Ameliyattan sonra yine gözü kuruluktan, enflamasyondan ve ultraviyole ışınlardan korumak gereklidir.”