Ramazan geldi, iftar sofraları çoğumuzu heyecanlandırmaya başladı. Ancak kronik hastalığı olanlar ve hamileler için durum biraz daha farklı. Çeşitli branşlardan uzmanlar akıllardaki soruları cevaplıyor.Yatsan

Ramazan tüm bereketi ve heyecanıyla geliyor ancak özellikle kronik hastalığı olanlar ve hamileler “Acaba oruç tutabilecek miyim?” sorusuyla baş başalar… Uzmanlara göre, bu soruya mutlaka hekim kontrolünde cevap aranması gerekiyor. Liv Hospital hekimlerinden kalp ve damar cerrahı Doç. Dr. Cem Arıtürk, endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı Dr. Saida Dashdamirova, Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Op. Dr. Gamze Baykan Özgüç bu kişiler için Ramazan’a özel uyarı ve önerilerini sıralıyor.

Doç. Dr. Cem Arıtürk:

“Kalp dostu besinlerden ramazanda da vazgeçmeyin”  

  • Bazı kalp-damar hastaları için oruç tutmak tehlikeli olacağından kesinlikle önerilmez. Dolayısıyla hastalar, doktorlarının önerileri doğrultusunda hareket etmeli, eğer doktorları izin vermiyorsa kesinlikle oruç tutmamalılar. Oruç tutabilecek kalp hastalarının ise ramazan boyunca dikkatli olması gereken konu, beslenme şeklidir.
  • Vücudumuzun ihtiyacı olan yağ tüketimi için ağırlıklı olarak sağlığımıza ‘iyi’ gelen; diğer adıyla doymamış yağlı besinleri tercih edin. Doymuş yağ içeriği yüksek gıdaları ise belirli ve gerekli ölçülerde tüketin, ‘kötü’ olarak nitelendirdiğimiz trans yağlardan mutlak suretle kaçının. Buna göre salata ve yemeklerinizde ağırlıklı olarak zeytinyağı ve ayçiçeği yağını kullanabilir; zeytin, avokado, badem, ceviz, yerfıstığı, fındık, ay çekirdeği, mısır gibi besinlerle somon, uskumru, hamsi, alabalık gibi balık çeşitlerine beslenme düzeninizde yer verebilirsiniz.
  • Sahurda nişasta ve şeker gibi karbonhidrat içeriği yüksek olan besinleri tercih edenler gün boyu açlık hissedeceklerdir. Daha uzun süre tok hissetmek için sahurda pide yerine bol tahıllı ekmekler tercih edin. Lif içeriği yüksek, az şekerli tam tahıllardan üretilmiş kahvaltılık gevrek, ekmek, makarna gibi besinler; kahverengi pirinç veya kinoa gibi tahıllar kan şekerini dengede tutacağı için faydalıdır.
  • Dengeli ve yeterli miktarda protein almak, gün içinde gelişebilecek halsizliği ve yorgunluğu da engelleyecektir. Yumurta, et, balık, süt ve süt ürünlerinden oluşan hayvansal protein kaynakları ile kuru baklagiller, yulaf ezmesi, fındık, fıstık, badem ve chia tohumu gibi bitkisel protein kaynaklarının beslenme düzeninde dengeli dağılımı sağlanmalıdır.
  • Kadınlar için günde 2.5 litre, erkekler için 3.5 litre sıvı tüketimi vücuttaki sıvı dengesinin korunması açısından idealdir. Seçilebilecek en iyi içecek türü ise kaynağı bilinen, temiz sudur. Bunu ayran, taze sıkılmış meyve suları, sade soda, çay ve kahve izleyebilir. Ancak yine de meyvelerin bütün olarak yenmesinin, sadece sularının içilmesinden daha sağlıklı olduğunu unutmamak gerekir. Örneğin bir portakal, bir bardak portakal suyunun iki katı kadar lif; yarısı kadar şeker içerir.

Dr. Saida Dashdamirova:

“Ramazanda şiddetli hipoglisemi vakaları artıyor” 

  • Yüksek riskli hastalar oruç tuttukları zaman ciddi kan şekeri düşüklüğü ve kan şekeri yüksekliğinin yanı sıra vücutta sıvı kaybı (dehidratasyon), tansiyon düşüklüğü, bayılmalar, yaralanmalar, tromboz (kanda pıhtı oluşumu) gibi komplikasyonlar yaşayabilir.
  • Tip 1 diyabeti olanlar, akut hastalığı olanlar, diyalize girenler, ciddi şeker düşüklükleri yaşayanlar, şekerinin düştüğünü fark edemeyenler, üç aylık ortalama kan şeker testi yüzde 8’in üzerinde olanlar, son üç ayda diyabete bağlı koma veya şeker yüksekliği ya da düşüklüğüyle hastaneye yatışı olanlar, şeker hastalığına bağlı organ hasarı gelişenler, yalnız yaşayan ve insülin veya sulfanilüre grubu ilaç kullananlar, 75 yaş üzeri hastalar ve çoklu insülin tedavisi alanlar ‘yüksek riskli’ olarak değerlendirilir. Bu hastaların oruç tutması önerilmez, fakat oruç tutmakta ısrarcı olurlarsa kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulmalı, hasta gerekli eğitimi almalı, her zamankinden daha sık parmak ucu kan şekeri kontrol edilmelidir. Parmak ucu kan şekeri ölçümü ve kan vermek orucu bozmaz. Hasta, kan şekerini ölçtüğünde 70 mg/dL altında veya 300 mg/dL üstünde olursa ya da kendini kötü hissederse mutlaka orucunu bozmalı; kan şeker düzeyinde düzelme olmazsa hastaneye başvurarak tıbbi yardım almalıdır. Kan şekeri 70 mg/dl altında ölçüldükten sonra oruca devam etmek ise hayati risk getirebilir.
  • Düşük hipoglisemi riskine sahip olan ilaçlarla tedavi edilen ve üç aylık ortalama kan şeker testi yüzde 8’in altında olan hastalar, son 3 ay içerisinde kan şekeri düşüklüğü veya yüksekliği nedeniyle hastaneye yatışı olmamışsa gerekli tedavi düzenlenmelerinden sonra oruç tutabilirler.

Op. Dr. Gamze Baykan Özgüç:

“Gebelikte orucun etkileri kişinin doktoruyla birlikte değerlendirilmeli”  

  • Birçok çalışma, orucun gebelik ve bebek üzerinde yaptığı etkilerin anlamlı sonuçlar yaratmadığını göstermektedir. Fakat gebelikte düzenli ve kaliteli beslenme ile sıvı tüketimi düzeni oldukça önemlidir. Uzun süreli açlık durumunun ve sıvı alımının olmamasının genel etkilerini, gebelerin doktorlarıyla birlikte değerlendirmesini ve oruç tutma kararını buna göre almasını öneririm.
  • Uzun süreli açlığa bağlı olarak anne kan şekerinin düşmesi, kan insülin artışı, kan yağ asitlerinde artış, tüm vücutta dolaşan damar içi kan hacminde azalma, kalpten pompalanan kanın azalması, vücut su dengesinin bozulması, böbreklere giden kan akımın azalması, idrar çıkışında azalma gibi olumsuz sonuçlar görülebilir. Gelişen bu değişimlere karşı bebeği korumaya yönelik mekanizmalar devreye girer. Bunun sonucunda bebekte hareket azlığı, bebeğin kanlanmasına destek sağlayan damarların kan hacminde azalma, amniyon sıvı hacminde azalma gibi bebek adına olumsuz etkilerle karşılaşabiliriz. Anne ve bebek ancak dokuz saati aşmayan oruç saatlerinde bahsettiğimiz olumsuz etkileri tolere edebilir.
  • Oruç tutmak konusunda kararlı olan gebelerin ise iftar ve sahur arasında zamanı bölerek beslenmeleri, yağlı karbonhidratlı gıdalar yerine tok tutucu protein desteği yüksek olan gıdaları tüketmeleri ve su içmeyi ihmal etmemeleri gerekir. Hipertansiyon, böbrek hastalığı, diyabet, erken doğum riski, bebek gelişme geriliği gibi var olan gebelik riskleriyle takip edilen gebeler kesinlikle oruç tutmamalıdır.