iyiuykuiyihayat.com Yatsan’ın yaşam tarzı sitesidir
Şimdi Abone Ol
Trend Haberleri

İyi Hayat

Yatsan
Ayın Teması, Doğaya ve Doğala Dönüş, Her Şeye Yeniden Başlıyoruz, İyi Hayat, Mart: Uyku Ayı Sakin Kalma Rehberi, Popüler Kültür, Uyku Arkadaşlarım, ...

En Yeni Yatak Odası Trendleri

Yatak odanız sadece her gece uyuduğunuz bir alan değil. Aynı zamanda kişisel bir sığınak. Günün stresinden kaçmak, rahatlamak ve kendinizle baş başa kalıp dinlenmek için gittiğiniz yer. İşte son yatak odası trendleri de ilhamını tam buradan alıyor. Kişiliğimizi yansıtan, güzel, sakinleştirici, güvenli sığınaklar… İdeal yatak odasının tanımı aslında bu kadar basit. Ama hayatın her alanında olduğu gibi bu alanda da bazen küçük değişikliklerle zamana uygun güncellemeler yapmak gerekiyor. Tasarımcılar bu konuda ne düşünüyor diye merak ettik, en yeni yatak odası trendlerini sizin için derledik. Modern çiçekler Romantik tarzı estetik buluyorsanız bu yıl yükselişe geçen çiçek trendine bayılacaksınız. Üstelik bu muhtemelen gelip geçici bir moda olmayacak. Çiçekler bir şekilde her zaman popüler dekorasyon elemanları olmuştur; bu kolay kolay değişecek bir şey değil. Ama bu sene onları öncelikle yatak odalarında görmeye hazır olun. Odadaki koltuk/minder döşemelerinde, duvar kâğıdı olarak, nevresim takımlarında çiçeğe yönelin. Beyaz veya uçuk zeminler üzerine mavi, pembe, yeşil, sarı gibi canlı renklerin yer aldığı desenlerin daha popüler olduğunu da belirtelim. Sakinleştirici renkler Giderek daha fazla benimsenen bir tarz haline gelen yavaş yaşam; barındırdığı…

Yatsan
Ayın Teması, Açık Zihin, Daha İyi Tanımak, İyi Hayat, Kahve, Keyif, Kitap, Mart: Uyku Ayı Sakin Kalma Rehberi, Popüler Kültür, ...

Birini Daha İyi Tanımak İçin Sorulacak 50 Soru

Başkalarına gerçek bir ilgiyle yaklaşmak, biriyle bağlantı kurmanın en hızlı yollarından biri. Üstelik bilim de arkadaşlıkların, sosyal bağlantıların bizi daha mutlu ettiğini, zihinsel sağlığımızı iyileştirebileceğini söylüyor. Peki birini daha iyi tanımak için ne yapmak lazım? Aşağıdaki sorular size yardımcı olabilir. Buzları kıracak 10 temel soru Belki ofiste yenisiniz, ilk randevunuzdasınız veya ilk kez bir buluşmaya gidiyorsunuz. Lafa nasıl başlayacağınızı bilemiyor olabilirsiniz ya da konuşmaya başladıktan sonra kendinizi tuhaf bir hissiyat içinde bulabilirsiniz. Şu sorular yükü hafifletmeye ve sohbeti ilerletmeye yardımcı olabilir: Senin için mükemmel tatil nasıl olur? Son zamanlarda önereceğin herhangi bir dizi veya film izledin mi? Denediğin ama bir daha asla yemeyeceğin yemek ne? Yapmak zorunda olduğun hiçbir işinin olmadığı bir hafta sonu için ideal planın nedir? En son okuduğun ve beğendiğin kitap veya yazı ne? Hiç yarışma veya bir ödül kazandın mı? Tarih boyunca dünyadaki herhangi biriyle akşam yemeği yiyebilecek olsaydın kim olurdu ve neden onu seçerdin? Bir süper gücün olsa ne olurdu? Yaşayan ya da yaşamayan hangi müzisyenin canlı performansını görmek isterdin? Duyduğun en sevimsiz şaka ne? Sohbeti derinleştirecek 10 soru …

Yatsan
Ayın Teması, İyi Hayat, Keşif Yolculuğu, Mart: Uyku Ayı Sakin Kalma Rehberi, Popüler Kültür, Sakin Yemek

Duygusal Yemeye Son!

Sakin kalmak, hayatın her alanında dengeyi bulmanın temel şartı. En azından hepimiz duygusal yemenin kilo kontrolü çabalarımızı nasıl sabote edebildiğini yaşayarak öğrenmişizdir. Vereceğimiz ipuçlarıyla bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. Bazen duygusal olarak zayıf, savunmasız hissettiğiniz noktadayken güçlü bir yemek yeme isteği belirir. Çözümü zor bir sorunla karşı karşıya kaldığınızda, stresli veya sıkkın hissettiğinizde, rahatlamak için bilinçli veya bilinçsiz olarak yemeğe başvurursunuz. İşte bunun adı, duygusal yeme. Kilo kontrolü çabalarınızı sabote eden bu davranış, genellikle çok fazla yemeye, özellikle de yüksek kalorili, tatlı ve yağlı yiyeceklere yönelmeye yol açar. Ama hemen ümitsizliğe kapılmayın; çünkü duygusal yeme eğiliminiz varsa kontrolü yeniden kazanmak ve hedeflerinize doğru yeniden yola çıkmak için adımlar atabilirsiniz. Ruh hali-yemek yeme döngüsü nasıl işliyor? Duygusal yeme kabaca; stres, öfke, korku, sıkıntı, üzüntü, yalnızlık gibi olumsuz duyguları bastırmanın veya yatıştırmanın bir yolu olarak yemek yemek diye tanımlanıyor. Büyük sorunlar veya daha yaygın olarak günlük yaşamın güçlükleri, duygusal yemeye yol açan ve kilo kontrolü çabalarınızı kesintiye uğratan olumsuz duyguları tetikleyebiliyor. Bu tetikleyiciler genelde ilişki çatışmaları, iş hayatındaki stres faktörleri, tükenmişlik hissi, mali baskılar ve sağlık sorunları…

Yatsan
Ayın Teması, Açık Zihin, Her Şeye Yeniden Başlıyoruz, İyi Hayat, Mart: Uyku Ayı Sakin Kalma Rehberi, Popüler Kültür

Kendinizi Sakinleştirmenin 12 Yolu

Hepimiz zaman zaman endişelenir, üzülürüz. Bu son derece normal bir durum. Ama ya endişe veya öfke sizi ele geçirirse yani sakinleşmeyi başaramazsanız? Bu yolda geliştireceğiniz birkaç strateji, çok işinize yarayabilir. Aşağıdaki taktikleri en kısa zamanda hayatınıza dahil etmeye çalışın. Nefes alın  Nefes almak, öfke ve kaygıyı hızla azaltmak için bir numaralı ve en etkili teknik. Endişeli veya kızgın olduğumuzda hızlı, sığ nefesler alma eğiliminde oluruz. Bu beynimize bir mesaj göndererek, ‘savaş ya da kaç’ tepkimizi güçlendiren bir geri bildirim döngüsüne neden olur. Uzun, derin nefesler almak bu döngüyü bozar ve sakinleşmemize yardımcı olur. Kabul edin Endişeli veya kızgın olduğunuzu söylemekten çekinmeyin. Nasıl hissettiğinizi teşhis ettiğinizde ve bunu ifade etmek için kendinize izin verdiğinizde, yaşadığınız kaygı ve öfke azalabilir. Meydan okuyun Endişe veya kızgınlığın bir kısmının nedeni, mantıklı gelmeyen irrasyonel düşüncelere sahip olmaktır. Ama aslında bu düşünceler genellikle ‘en kötü durum senaryosu’dur. Kendinizi hayatınızdaki pek çok şeyi sabote etmenize neden olabilecek ‘eğer’ döngüsüne kapılmış bulabilirsiniz. Bu düşüncelerden birini yaşadığınızda durun ve kendinize şu soruları sorun: Bunun olma ihtimali var mı? Bu mantıklı bir düşünce mi?…

Yatsan
Ayın Teması, Güncel Kültür, İyi Hayat, Mart: Uyku Ayı Sakin Kalma Rehberi, Sakin Kal

Çocuklar Resim Çizerek Ne Anlatıyor?

Şu sıralar hepimiz özellikle deprem bölgesindeki çocuklarımızın sakin kalabilmesi için neler yapılması gerektiği üzerine kafa yoruyoruz. Onların kendini ifade etmek için çok sık başvurduğu yollardan biri olan resimler, bu dönemde çok daha önemli işaretler içeriyor. Kendini ifade etmede kullanılan en önemli iletişim araçlarından biri de resim yapmak. Çocuklar içinde bulundukları durumu, anı ve hakikati yetişkinlere oranla daha net, güçlü ve cesur ifade edebiliyorlar. Bu cesaret, onların travma sonrası durumu algılama ve kabullenme sürecini hızlandırıyor. Ancak çocuk ve ergenlerle çalışırken kullanılan projektif resim testlerinin travma dönemlerinde daha dikkatle ele alınması gerekiyor. İletişim danışmanı ve sanat terapisi uygulayıcısı Tüge Sungay, “Çocuklara, deprem anını resmet, bir ev çiz, aile resmi çiz gibi yönlendirici yaklaşımlardan kaçınmalıyız. O ne zaman ve ne çizmek isterse onu çizmeli. Örneğin, bölgedeki çocukların literatürdeki renkleri çok farklı anlamlarda kullandıkları görülecektir. O nedenle kalıplanmış uygulamalar, varsayımlar, kurgulardan kaçınmak ve çizilen resmi, onu yapan çocukla değerlendirmek önemlidir. Müdahalesiz ortamda resim yoluyla elde edilen bilgiler, sözlü iletişim yoluyla çocuktan edinilen bilgilerle bir araya getirilmelidir. Resim yapma süreci ve sonrasında resim üzerine yapılacak sohbet, çocuğun kaygılarını azaltan…

Yatsan
İyi Hayat, Güncel Kültür

Travmada Cinsiyet Farkı

Tüm doğal afetler ve beklenmedik zamanlarda yaşanan olaylar kişilerde travmaya yol açabiliyor. Ancak tepkiler cinsiyetlere göre farklılık gösteriyor. Genellikle erkekler, toplumda genel kabul görmüş cinsiyet rolleri nedeniyle bu travmaları görmezden gelmeye eğilimli olabiliyor. Son deprem felaketiyle bir kez daha yaşadık. Afet sonrası hemen hemen herkeste görülen travma, kişilerin uyum sağlayan baş etme mekanizmalarını olumsuz yönde etkiliyor. Şiddetin tüm alt alanları dahil olmakla beraber, özellikle cinsel şiddet, fiziksel yaralanma ya da ölüm olaylarına doğrudan veya dolaylı olarak tanık olmak, psikiyatri alanında travmatik deneyim olarak adlandırılıyor. Bu süreçte nelere dikkat edilmesi gerektiğini Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden uzman klinik psikolog Solin Çekin anlatıyor. Travmalar farklı tepkilere neden oluyor  Kişinin ruhsal baş etme mekanizmalarını son derece olumsuz etkileyen travmatik deneyimlerin, zamansız gerçekleşmesi ve hatta bazen ölümle sonuçlanması, bu olumsuz etkilerin ana nedenlerinden bazıları. Bu tarz yıkıcı sonuçlara sebep olan travmalar; kaygı, geri çekilme, korku ve kaçınma tepkilerine neden olur. Travmaya dair algıların birçoğu travmanın daha çok fiziksel yaralar oluşturması yönündedir. Ancak travmaların kişiye göre değişmekle beraber, cinsiyetlere göre de zaman zaman farklılık gösterdiği noktalar olmaktadır. Doğal afetler sonunda…

Yatsan
İyi Hayat, Güncel Kültür

Çocuklara Depremi Nasıl Anlatmalı?

Deprem, çocuklar ve gençler üzerinde unutulması zor, derin ve yıkıcı izlere neden oluyor. Güvenlik ve normallik-olağanlık duyuları sarsılıyor, duygusal ve fiziksel tükenmişlik başlıyor. Depremi doğrudan yaşayan bazı çocuklarda ise arkadaşlarının yaralanması ya da hayatını kaybetmesinden dolayı suçluluk gibi duygular gelişebiliyor. Peki, çocuklara bu acıtıcı gerçeği nasıl anlatmalıyız? Yüzyılın en yıkıcı felaketlerinden biri olarak kabul edilen, ülkemizin 10 ilinde binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına yol açan Kahramanmaraş merkezli depremin psikolojik etkileri, özellikle çocuklarda tamiri zor yaralar açıyor. Ebeveynlerin sakin davranarak ve deprem hakkında konuşmaktan kaçınmadan, çocuklarına sarılarak onların yanında olduğunu hissettirmesi bu süreçte büyük önem taşıyor. Memorial Şişli Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümü’nden Dr. Melda Alantar, çocukluk çağı ve ergenlik döneminde, depremin yıkıcı psikolojik etkisinin kontrol altına alınması için önerilerde bulunuyor. Tepkiler yaş ve gelişimsel olgunluk düzeylerine göre farklılaşır  Kasırga, bora, hortum gibi diğer doğa olaylarından farklı olarak, depremler herhangi bir uyarı meydana gelmeden oluşur. Birkaç dakika içinde geniş çaplı yıkımlara neden olur. Bu durum, felaket kurbanlarında, başa çıkmayı kolaylaştırıcı psikolojik uyumun azalmasına sebebiyet verir. Hayatta kalanlar, artçı şokların sarsıntıları, patlama sesleri, yıkımı hatırlatan…

Yatsan
İyi Hayat, Güncel Kültür

Deprem Bitti, Enkaz Her Yerde!

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri tüm Türkiye’yi telafisi imkânsız bir acının kucağına bıraktı. Depremin korkunç bilançosu ilk saniyelerden beri durmadan ağırlaşıyor. Ancak şu sıralar çok fazla duyduğumuz gibi, “şimdi yaraları sarma zamanı”. Bir daha asla böyle bir felaket yaşamamayı umarak, bir depremin ilk anından itibaren neler yapılması gerektiğine odaklandık. 6 Şubat 2023 sabahı saat 04.17 ve 13.24’te Türkiye ve Suriye’yi vuran depremler ve 5 bine yakın artçı sarsıntı, benzeri görülmemiş bir felakete yol açtı. Binlerce can kaybı, yüz binlerce yaralı, bir daha asla eskisi gibi olamayacak milyonlarca hayat… Ancak şu sıralar çok fazla duyduğumuz gibi, “şimdi yaraları sarma zamanı”. Bunu en azından yıkıntıların arasından çıkardığımız çocuklarımız için yapmak zorundayız. Bir daha asla böyle bir felaket yaşamamayı umarak, bir depremin ilk anından itibaren neler yapılması gerektiğine odaklandık. Yerel bilgilere kulak verin  Yerel gönüllüler her zaman ilk, hatta bazen tek müdahale eden kişiler olurlar. Her depremde gerçek kahramanlar onlardır. Bir deprem bölgesinde ilk birkaç saat ve gün boyunca hayat kurtarmada yerel toplulukların, özellikle de çocukların ve gençlerin rolü kritik. Unutmayın ki yerel halk, doğal afetlerden sonra…

Yatsan
İyi Hayat, Güncel Kültür

Deprem Toplumda Travmaya Yol Açabilir!

Korktuğumuz maalesef başımıza geldi! Kahramanmaraş merkezli, 10 ilde binlerce kişinin ölümüne, yaralanmasına ve çok büyük bir yıkıma yol açan depremin sonrası da çok zor bir dönem. Travma sonrası stres bozukluğu için uzmanlara kulak vermek şart. Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve Adana, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Adana, Hatay, Kilis, Diyarbakır’da da şiddetli hissedilen deprem, tüm ülkede üzüntü ve korkuya neden oldu. Uzmanlar güçlü, şiddetli ve ciddi bir hasara neden olan depremin toplumda psikolojik travmaya yol açabileceğini belirtiyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Psikiyatr Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, “Sürekli korku, irkilme, uyku bozukluğu ve ağlama gibi belirtiler Travma sonrası stres bozukluğunu işaret ediyor. Uzun sürmesi halinde mutlaka uzmandan destek alınmalı” diyor. Şok anında tehlikeli kurtuluş yolları seçilebiliyor Dr. Semra Baripoğlu, depremin yaşandığı anlara dönerek anlatıyor: “Kişi aşırı derecede korku yaşayabilir. İlk anda ve ilk dakikalarda şoka girebilir. Çaresizlik ve panikleme duygusu yaşanabilir. Bazı kişiler deprem anında pencereden atlamak gibi tehlikeli bir kurtuluş yolu seçebilir. Kendini çaresiz hissedebilir, ölüm korkusu o anda kişiyi etkisi altına alır. Örneğin hayatını kaybedeceği, bir şeylerin üzerine yıkılacağı ya da kendini sakat bırakacağı gibi…

Yatsan
İyi Hayat, Güncel Kültür

Çocukların Kaygısını Yönetmek İçin Ne Yapmalı?

Uzmanlar çocuklarda kaygıyı önlemekten ziyade, optimal düzeyde tutmanın önemli olduğunu belirtiyor. Özellikle yaşadığımız zor günleri atlatıp okul hayatına dönmek zorunda kaldıklarında süreci yönetmek iyice zorlaşabilir. Gelin, detaylara bakalım… Çok zor günlerden geçiyoruz. Zaten kırılgan yapıda olan çocuklarımız da bu dönemin ruh halinden çok etkileniyorlar. Bir de okula geri döndüklerinde neler yaşanabileceğini düşününce sorun daha da büyüyor. Çocuklarımızın ruh sağlığını ve okul başarılarını bu kaygıların yol açtığı hasarlardan nasıl koruyacağız? Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden uzman klinik psikolog Seda Aydoğdu, optimal düzey olarak tanımlanan alan içerisindeki kaygının işlevselliği sağlıklı yönetebilmek için ideal olduğunu, bu düzeyin dışındaki kaygının ise kişiyi işlevsiz hale getirebildiğini vurguluyor. Karşılaşılabilecek sorunları ve yetişkinlerin yapabileceklerini ondan öğrendik. Kaygı ve stres nereye kadar normal?  Seda Aydoğdu, “Optimal düzey olarak tanımlanan alan içerisindeki kaygı, başlanılan işin daha iyi olması ve işlevselliği sağlıklı yönetebilmek için idealdir” diyerek açıklıyor: “Optimal düzeyin dışında olan kaygı kişiyi işlevsiz hale getirebilir, bir işe başlamakta veya bitirmekte sorun yaşanmasına sebep olabilir. Bununla birlikte çalışılan dersin tam olarak anlaşılmamasına da sebep olabilir. Bu durum çocukta ‘Bir türlü anlayamıyorum, yeterince iyi…