Pandemi bir senedir tiyatroların kapısına kilit vurdurdu ama ‘hayal gözü’nü açan bambaşka bir sanatı canlandırıp aramıza döndürmeyi de başardı. Eskinin meşhur radyo tiyatrosu, şimdinin ses ya da podcast tiyatrosu olarak yükselişte. Uykudan önce dinleyebileceğiniz en iyileri derledik.
Bir senesini deviren pandeminin, kapılarına kilit vurdurduğu tiyatroya tek bir faydası dokunduysa o da bir zamanların kıymetlisi radyo tiyatrosunun canlanması oldu diyebiliriz. Dijital oyunları da buna eklemek mümkün ama yine de dinleyeni ekrana hapsetmek yerine, kulağındaki sesin peşinde sınırsız bir hayal gözüyle baş başa bırakan ses tiyatrolarının yeri başka.
‘Hayal gözü’; çünkü malum, radyo tiyatrosu -şimdilerde tercih edilen tanımıyla ‘ses tiyatrosu’ ya da ‘podcast tiyatrosu’- tüm malzemesini işitsel olarak sunup, oyunun dünyasıyla ilgili diğer tüm detayları gözlerinizin önünde hayal etmeniz üzere sizi serbest bırakan bir tür. Hele dinlediğiniz oyun, seslendiren oyuncuların etkili performansları kadar, ses tasarımı açısından da yeterli donanımdaysa, ‘hayal gözü’nüz beklediğinizden de net çalışacaktır!
Dijital oyun kutusu
Podacto pek çok açıdan iyi bir ses tiyatrosu deneyimi sunan bir tür ‘dijital oyun kutusu’. Storytel, Tiyatrolar.tv ve Spotify’dan dinleyebileceğiniz, her biri işinin ehli oyuncuların nefesiyle Podacto’nun nitelikli ses tasarımının birleşiminden oluşan, 50’den fazla oyun var bu ‘kutuda’.
İçeride Çehov ya da Sabahattin Kudret Aksal gibi kült isimlerin klasiklerine de Murat Mahmutyazıcıoğlu, Deniz Madanoğlu gibi günümüzden genç kalemlerin çağdaş eserlerine de rastlayacaksınız. Oyun seçiminizi yaparken o anki ruh halinize, dikkatinizi verebileceğiniz süreye, sesini duymak isteyeceğiniz -çoğunu tanıdığınızı tahmin ettiğim- oyunculara göre karar verebilirsiniz.
Gelin size Podacto arşivinden seçtiğim, ‘uykudan önce’ sizi alıp başka yerlere götürecek, en uzunu 15 dakika süren beş kısa oyundan bahsedeyim.
Kulaklığınızı takıp (ses tasarımıyla kurulan atmosfere dahil olabilmek için oyunları kulaklıkla dinlemenizi öneririm) rahat bir şekilde oturun, gözlerinizi kapatın, kendinizi ‘oyuna’ bırakın…
Barlar sokağındasınız…
Kadıköy’de, barlar sokağında, cıvıl cıvıl bir gece. İnsanın içine işleyen şarkılar ve sokağın canlı sesleri eşliğinde Aslı ile Vedat’ın kısacık kapı önü konuşmasına tanık olacağız. Uzun süredir görüşmeyen iki eski sevgili. Tesadüf, o gece aynı bara gelecekleri tutmuş. Kırmadan, dökmeden konuşuyorlar. Biz de onların dikildiği duvarın az ötesinde, elimizde içkimiz hava almaya çıkmışken, istemeden kulak misafiri olmuş gibiyiz. Sürprizli bir metin, hüzünlü de… Yaşayan, dinleyicisini olan bitene ve duygusuna kolayca ikna eden bir hikâye.
UNUTULMAZ
Yazan: Murat Mahmutyazıcıoğlu
Oyuncular: Sezin Akbaşoğulları, Emir Çubukçu
Nerede: Spotify ve Storytel
Süre: 12 dakika
Sayfiye yolunda haklı isyan!
‘Yazlıkçının çilesi’ de diyebileceğimiz, Anton Çehov’un en bilinen kısa oyunlarından biri. İvan İvanoviç’in isyan, yakarış, bıkkınlık dolu monoloğunu Edip Tepeli’nin başarılı yorumuyla dinledikçe, insan kendi üzerine yığılan gündelik işi gücü düşünmeden edemiyor ama bir yandan da “Aman buna da şükür” diye geçiriyor içinden! Sayfiyedeki eviyle şehirdeki işi arasında mekik dokurken, başta ailesi olmak üzere çevresindeki hemen herkesin angaryasına koşturan İvan İvanoviç’in dinamik ve eğlenceli monoloğu, zamansız bir komedi.
YAZLIKÇININ YAŞAMI
Yazan: Anton Çehov
Oyuncular: Edip Tepeli, Erdal Küçükkömürcü
Nerede: Storytel
Süre: 15 dakika
Kurt kadına dönüşme öyküsü…
Yeni nesil yerli oyun yazarları arasında sessizce parlayan bir isim Derem Çıray. Aynı zamanda senarist olarak pek çok bildik TV dizisine katkı sunan Çıray’ın Podacto vesilesiyle tanıştığım oyunları kadınlık hallerine, kadın olmaya, bugünün şehirli kadınının dünyasına dair, iddiasını kendi içinde saklayan metinlerden oluşuyor. Canan Ergüder’in 10 dakikalık sürenin her bir saniyesinde dinleyeni kendine daha çok çektiği performansıyla donatılmış bir oyun, ‘Bırak Bu Kurt Kadın Ayaklarını’. 30 yaşında, dördüncü evre endometriosis hastası bir kadın. Hastalık üzerine bir tıp kongresinde de görüyoruz, onu, bir konserde de ameliyathanede de… Bir ‘kurt kadına’ dönüşme öyküsü…
BIRAK BU KURT KADIN AYAKLARINI
Yazan: Derem Çıray
Oynayan: Canan Ergüder
Nerede: Storytel, Spotify
Süre: 10 dakika
Yoldan çıkmış bir ilişki…
Her yeni oyununda şu tezimi bir kere daha haklı çıkarıyor oyunun yazarı: Murat Mahmutyazıcıoğlu, kuşağının, kadınların içini en iyi gören, kâğıda en iyi aktaran erkek yazarlarından. ‘Yolda’yı dinleyecek pek çok kadının yüreğine su serpileceğine epey eminim. Genç bir çift, rahatlığı üzerinden taşan bir koca, arka koltukta bebeğin sorumluluğunu almış olan anne. Adamın annesini ziyarete gidiyorlar. Adamın arkadaşlarıyla bitmeyen telefon sohbetleri, korna sesleri, adamın direksiyon başına elleriyle birlikte otomatik olarak kurulmuş olan öfkesi, sıcak, ağlayan bebek, emzirmek, uyutmak, sakinleştirmekle yükümlü kadın, iki taraftan çekiştirile çekiştirile gerilmiş bir evlilik ipi… “15 yıl ralliciler gibi araba kullan, şimdi de arka koltukta damızlık inek gibi süt sağ!” Tartışmayıp da ne yapacaklar! Ama sakin, dedim size, finalde yüreğinize su serpecek…
YOLDA
Yazan: Murat Mahmutyazıcıoğlu
Oynayan: Nilperi Şahinkaya, Uraz Kaygılaroğlu
Nerede: Storytel, Spotify
Süre: 13 dakika
Selen’in iç sesi, şehrin dış gürültüsü…
Moda’da bir ev, İstinye’de bir plaza. Genç bir kadın. İkisi arasında süren bir hayat. Evde bir adam. Kafada konuşulamayan, kafada hep kafada kalmaya mahkûm düşünceler. Derem Çıray’dan bir güncel kadın öyküsü daha. Pınar Öğün’ün seslendirdiği oyunun ikinci oyuncusu da her türden sesiyle, hiç susmayan şehrin ta kendisi. Binaural bir kayıt olduğu için sesleri, tıpkı gündelik hayatta dış sesleri dinlerken olduğu gibi bazen tek bir taraftan duyacaksınız, beklenmedik bir anda irkilmeye de hazır olun. “Kimsenin sesini gerçekten duyamazken” Selen’in iç sesleri eşliğinde kendimize de bir parça kulak verebileceğiz belki…
ARTIK HİÇBİR ŞEY BİZİ BİRBİRİMİZE YAKLAŞTIRAMAZ
Yazan: Derem Çıray
Oyuncu: Pınar Öğün
Nerede: Storytel
Süre: 15 dakika