Oy verme, mevcut seçenekler arasında bir tercih yapma, karar verme süreci olarak tanımlanıyor. Nöropolitika çalışmalarının seçmen davranışlarına odaklandığını belirten uzmanlar, duyguların karar verme sürecine etki eden önemli bir faktör olduğunu ifade ediyor. Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji (İngilizce) Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Merve Çebi, araştırmalara göre liberallerin yeniliğe ve belirsizliğe daha duyarlı, muhafazakârların daha yapılandırılmış ve kalıcı bilişsel özelliklere sahip olduğunu söylüyor.

Yatsan

Bir karar verme süreci

“Oy verme bir akıl yürütme sürecidir. Biz psikologlar biliyoruz ki karar verme, çok katılımlı bir beyin aktivitesi gerektiren, üst düzey ve karmaşık bir bilişsel işlevdir. Olası fayda ve zararın hesaplanması, bir önceki kararın neticesini hafızada tutabilme ve bu sonuçlar doğrultusunda karar verme stratejilerini başarılı bir şekilde düzenleme becerisi gerektiriyor.”

İnsan davranışının duygularla bağlantısı var 

“İnsan davranışını duygulardan bağımsız düşünmek mümkün değil.  Her ne kadar bin yıldan fazla bir zaman boyunca düşünürler, akıl ve duygunun birbirinden ayrı olduğunu ve etkili karar verme davranışının ancak rasyonel düşünceyle mümkün olduğunu ifade etmiş olsalar da 18’inci yüzyıl itibarıyla psikoloji ve nörobilimin gelişmesiyle, emosyonların yani basitçe duyguların karar verme sürecine etki eden önemli bir faktör olduğu anlaşılmaya başlamış.”

Nöropolitika çalışmaları seçmen davranışına odaklanıyor

“Politik nörobilim alanında çalışan araştırmacılar, EEG MRI ve fMRI gibi sosyal ve bilişsel sinirbilimde yaygın olarak kullanılan metodolojik yaklaşımları kullanıyorlar. Bu alan, bireysel insan psikolojisiyle politik davranış arasındaki etkileşime odaklanan politik psikolojiyle yakından bağlantılı. Seçmen davranışıyla ilgili çalışmaların çoğu da ABD’de gerçekleştirilmiş. Bu çalışmalarda da çoğunlukla liberallerle konservatifler yani muhafazakârları karşılaştırmışlar. Karar verirken liberaller yeniliğe ve belirsizliğe daha duyarlıyken, muhafazakârların daha yapılandırılmış ve kalıcı bilişsel özelliklere sahip olduğu gösterilmiş. 2011’de yapılan bir çalışma muhafazakârların karar verirken limbik sistemde yer alan sağ amigdalanın etkisinde olduğunu ortaya koymuş. Buna karşılık liberallerin karar verme süreçlerinde daha çok bilgi, araştırma ve uzman görüşlerini dikkate aldıkları belirtilmiş. Liberaller risk alırken sol insula önemli ölçüde aktif olurken, muhafazakârlarda sağ amigdalanın önemli ölçüde aktivite gösterdiği ortaya çıktı.”

Amigdala, korku merkezi olarak biliniyor 

“Büyük amigdala hacmine sahip kişilerin sosyal protestolara katılmaya pek de gönüllü olmadıkları görülmüş. Amigdala yıllardan beridir beynin korku merkezi olarak biliniyor. Hatta hayvanlar üzerindeki deneylerde amigdala bölgesine hasar verildiğinde korku şartlanması oluşturulamazsa ya da bu kısımdaki hücreler bir şekilde zarar gördüğünde kişilerde de korku duygusu oluşmayacağı tespit edildi. Elbette amigdala için sadece korku ve öfke gibi duygularda aktive olur denilemez fakat bu duygulara yanıt veren hücre paketleri amigdalada çok yoğun görülüyor. Güncel fMRI çalışmaları, pozitif duygularda da amigdala aktivasyonunun varlığını gösteriyor.” 

Liberaller bilişsel çatışmalarla daha rahat başa çıkıyor 

“Beynimizde anterior singulat korteks (ACC) adı verilen bilişsel kontrol, emosyon regülasyonu, rahatsız durumlarla başa çıkabilme, öz değerlendirme gibi işlevlerden sorumlu, ilkel tabir edebileceğimiz bir kortikal alan mevcut. Daha gelişmiş bir ACC, liberallerin belirsiz, yeni veya çelişkili bilgi veya durumlarla daha rahat başa çıkmasına olanak tanıyor. Liberallerin daha gelişmiş bir ACC’si olması, amigdaladan gelen yüksek duygu aktivitesini düzenleyip azaltarak bu bilişsel uyumsuzluğu da azaltıyor. Tercih edilecek adayların yüzünün görülmesi, beynimizdeki ödül ve motivasyon ağlarının en temel alanlarından biri olan ventral striatumda artmış aktivasyonla ilişkilendirilmiş. Bu da demek oluyor ki, tercih edilen adayları görmek, bir şekilde ödüllendirici etki yaratıyor.”

Toplumsal travmalar seçmen davranışını etkileyebilir 

“Deprem ya da terör saldırısı gibi büyük toplumsal travmalar bireylerde korku duygusunu işleyen beyin bölgelerini etkiliyor, bu durum da seçmen davranışına yansıyor. Bu davranış, mevcut hükümete yaklaşma yönünde de mevcut hükümetten uzaklaşma yönünde de gerçekleşebilir. Bireyler, hissettikleri korku duygusunun sorumluluğunu hükümetin dışındaki faktörlere yüklerlerse, mevcut yönetime doğru bir oy artışı olabilir. Eğer yaşanan travmayı mevcut yönetimle ilişkilendirirlerse bu sefer de muhalefete doğru bir kayma yaşanabilir. Sonuç olarak tüm bu çalışma sonuçlarını değerlendirdiğimizde aslında şunu anlıyoruz ki, politik karar verme süreçlerinde; beynin duygu ve afekti işleme (amigdala, insula), çatışmayı çözme ve duyguyu bilişle bütünleştirme (insula, anterior singulat korteks), daha üst düzey bilişsel işlemleme (prefrontal korteks) ve ödül işlemede (ventral striatum) rol alan pek çok bölgesinin dahil olduğu geniş bir nöral ağ katılımı var. Demek ki politik davranışları daha iyi çözebilmek için, rasyonel düşüncenin yanında duygusal ve motivasyonel süreçleri de göz önünde bulundurmamız gerekiyor.”