Bu sonbahar, hayatınızda bazı sağlıklı alışkanlıklar edinmek için bir fırsat olsun. Gözünüz korkmasın, adım adım ilerleyin. Gelin, birlikte başlayalım.
Sonbahar resmen geldi. Soğuk algınlığı ve grip mevsimi olmasının yanı sıra içeride kalma, nispeten zararlı şeyler yeme eğiliminin de zirve yaptığı bir dönem. Kısacası her türlü tembellik için mükemmel bir mevsim!
Ama sağlığınızdan bu kadar kolay vazgeçmeyin. Egzersiz rutininizi sürdürmek, iyi beslenmek, yeterince dinlenmek; sağlığınızı bozmadan yaşayabilmek için hâlâ yapmanız gerekenler arasında. Böylece bağışıklık sisteminizi de ayakta tutabilirsiniz. Yılın son günlerini güçlü şekilde bitirmek için şimdiden harekete geçin. İşte kendinizi iyi hissetmek için sağlıklı yaşam ipuçları…
1. Yiyeceklerinizde akıllıca değişiklikler yapın.
Güzel bir sonbahar gününde lezzetli, besin değeri zengin bir çorba gibisi yoktur. Kalorisi yüksek, kremalı bir çorba yerine, ıspanak gibi lif bakımından zengin besinlerle dolu bir sebze çorbası tercih edin. Tereyağı yerine hindistancevizi yağı kullanın ve azıcık zencefil ya da tarçınla lezzetlendirin
2. Bağışıklığı güçlendiren şeyler yiyin.
Havalar soğuyor, grip mevsimi başlıyor. Bu dönemlerde bağışıklık sisteminin iyi durumda olması önemli. C vitamini içeren sağlıklı besinler (limon, portakal, mandalina gibi) yemek, enfeksiyonlarla savaşmanın anahtarı. Sarmısak, zencefil, ıspanak ve badem de sağlığı ve bağışıklığı güçlendirme konusunda listenizin başında olsun.
3. Sofraya ailenizle birlikte oturun.
Sonbahar, yavaşlamak için mükemmel bir zamandır. Aile olarak yeniden bir araya gelmek, akşam yemeklerinde güzel vakitler geçirmek için de… Sofraya birlikte oturan aileler daha besleyici şeyler yeme eğilimindedir. Ayrıca sohbetle birlikte daha yavaş yenir ve böylelikle sindirimin sorunsuz işlemesine de yardımcı olunur.
4. Mevsime uygun beslenin.
Yılın bu zamanı, özlediğimiz lezzetli sebze ve meyvelerle buluşmak için en iyi vakit. Sofranıza ekleyebileceğiniz müthiş seçeneklerden bazılarını hemen sayalım: Pırasa, mantar, lahana, ıspanak, havuç, yerelması, turp, karnabahar, greyfurt, nar, mandalina, üzüm, armut, muz, elma. Biraz maceracı olup bu meyve-sebzeleri buluşturup yeni lezzetler yaratmayı denemeyi unutmayın.
5. Uyku döngünüzü bozmayın.
Güneş giderek daha erken battığı için sirkadiyen ritminiz bozulabilir. En az yedi saatlik uyku programı sürdürmeyi ihmal etmeyin. Ama en önemlisi, uyku ve uyanma saatlerinizi yılın geri kalanıyla aynı tutun.
6. Susuz kalmayın.
Hava soğudukça daha ağır giysiler giyer, hareket etmek için daha çok enerji harcar, haliyle daha çok terlersiniz. Yeterli miktarda su alımı yazın olduğu gibi bu mevsimde de önemlidir. Ayrıca soğuk ve kuru hava cilt düşmanıdır ve bu derdin çaresi de sudur. Bol su içmeyi unutmamak için mataranızı yanınızdan eksik etmeyin.
7. Egzersiz rutininizi değiştirin.
Muhtemelen yakında koşu, yürüyüş gibi açık hava koşularını azaltmanız ya da tümden bırakmanız gerekecek. Yavaş yavaş iç mekân sporlarını egzersiz programınıza dahil etmeye başlayın. Sadece spor olarak düşünmeyin, belki fırsattan istifade yepyeni bir dans da öğrenebilirsiniz.
8. Yeterli D vitamini alın.
Bu temel vitamin, vücudun kalsiyum ihtiyacı için elzem. Ama en büyük D vitamini kaynağı olan gün ışığı, sonbahardan başlayarak daha az bulunuyor. Bu nedenle, sonbahar ve kış aylarında uygun D vitamini seviyelerini korumayı sağlayacak takviyeler almak önemli. Somon, uskumru, sardalye gibi yağlı balıklarla yumurta sarısını ihmal etmeyin. Ölçümleriniz yine de eksiklik olduğunu söylüyorsa ekstra D vitamini almak için bir doktora danışarak ilerleyin.
9. En çok dokunduğunuz şeyleri dezenfekte edin.
Cep telefonu, klavye, uzaktan kumanda, tablet gibi günlük hayatın vazgeçilmezi olan cihazve ekipmanlar mikropların en sevdiği yerler. Özellikle içinde bulunduğumuz soğuk algınlığı ve grip mevsimi boyunca bu bölgeleri dezenfekte etmeyi alışkanlık haline getirin. Ayrıca ellerinizi sık sık yıkamayı unutmayın.
10. Biraz da serin havanın tadını çıkarın.
Sonbaharın en güzel yanı: Hava artık bunaltmıyor ve henüz içerilere kapanmak için erken. Sarı yaprakların güzelliğini, dinçleştiren havayı ve doğanın seslerini içinize çekmek için kent ormanı ve parklara gidin. Doğada yürüyüş yapmanın ruh halinize iyi geldiğini, size gerçekten nefes aldırdığını, hatta yaratıcılığınızı artırdığını hemen fark edeceksiniz.