Yazla birlikte yaz enfeksiyonları da kendini göstermeye başladı. Özellikle çocuklar arasında hızla yayılabilen el ayak ağız hastalığı, ebeveynler için endişe kaynağı. Suçlulardan en masum görüneni ise çocuk havuzları…

Yazın ortak kullanım alanlarının başında havuzlar geliyor. Ve havuzlar maalesef enfeksiyona açık yerler. Yetişkinler bile zaman zaman bu riskle sınanıyor. Bir de bu konularda iyice savunmasız olan çocuklar ve onların bir numaralı yaz eğlencesi çocuk havuzları var tabii. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Manolya Kara, işte bu çocuk havuzlarına dikkat çekiyor. Özellikle çocuklar arasında hızla yayılabilen ve ebeveynler için endişe kaynağı olan el ayak ağız hastalığı, bu yolla çok kolay yayılabiliyor. Büyük çocuklar hatta erişkinlerin bile bu virüsle enfekte olabileceğine işaret eden Doç. Dr. Kara, bu hastalıktan korunmak için hijyen kurallarına dikkat edilmesinin ve belirtilerin erken fark edilmesinin önemini vurguluyor.

Peki bu, nasıl bir hastalık? Özellikle küçük çocuklarda yaygın olarak görülüyor. Ağız içinde, el-ayak tabanlarında ve bez bölgesinde içi sıvı dolu döküntülerin (vezikül) gözlendiği virütik bir hastalık. Özellikle havuzların yaygın olarak kullanıldığı yaz aylarında bu enfeksiyon daha sık görülüyor.

Çocuklarda El Ayak Ağız Hastalığının Yayılma Yolları 

El ayak ağız hastalığı, enfekte kişilerle doğrudan veya enfekte yüzeylerle temas yoluyla kolayca bulaşabiliyor. Doç. Dr. Kara, bulaş yolları konusunda bilgi verirken, “Hastalığa yakalanmış bir kişinin burun akıntısı, tükürük, dışkı veya vücut sıvılarıyla doğrudan temas etmek ya da enfekte kişinin öksürmesi veya hapşırması yoluyla havada yayılan virüs parçacıklarının solunmasıyla bulaş gerçekleşebilir. Bunun yanında virüsle kontamine olmuş oyuncaklar, kapı kolları, yiyecek ve içecek kapları gibi yüzeylere temasın ardından ağız, burun veya gözlere dokunulmasıyla hastalık bulaşacağı için özellikle çocukların ortak kullandığı alanların ve oyuncak gibi ortak kullanılan nesnelerin temizliği son derece önemlidir. Bir diğer bulaş yolu ise enfekte kişilerin dışkısıyla kirlenmiş ellerin ağza temas etmesidir. Bu nokta özellikle hastalığa sahip olan bebeklerin anneleri ya da bakıcıları için çok daha önemlidir. Bu nedenle, çocuk bezlerinin değişimi sonrası el yıkama özellikle önem taşır” diyor.

Hastaların özellikle erken dönemde bulaşıcılığı yüksek. Doç. Dr. Kara, “Bu nedenle virüsle enfekte olan oyuncakların paylaşılması, ortak kullanım alanları, çocuk havuzu gibi yerlerde hastalık kolaylıkla yayılabilir” diye açıklıyor.

Çocuklarda El Ayak Ağız Hastalığının Belirtileri  

Belirtileri genellikle virüsün bulaşmasından sonra 3-7 gün içinde ortaya çıkan hastalığın bulgularını ise şöyle sıralıyor Doç. Dr. Manolya Kara: “Hafif ya da orta dereceli ateş, ona eşlik eden boğaz ağrısı, baş ve kas ağrıları, halsizlik, kusma, karın ağrısı veya ishal hastalığın belirtileri arasında yer alıyor. Özellikle ağız içinde ve çevresinde, el-ayak tabanlarında, bez bölgesinde belirgin, içi sıvı dolu döküntüler gözlenebilir. Hasta, ağız içindeki lezyonlara bağlı olarak beslenmekte zorlanır. Bu belirtilerle hastalık klinik olarak tanınabilir. Ancak ateşin uzaması ya da komplikasyon varlığında kan testlerine başvurulabilir.”

Çocuklarda El Ayak Ağız Hastalığından Korunma Yöntemleri 

Aslında bu hastalıktan korunmak ve yayılmasını önlemek için uygulanacak en önemli yöntem son derece basit çünkü el hijyeni yeterli. Doç. Dr. Manolya Kara’dan korunma yöntemlerini öğreniyoruz: “Ellerin sık sık ve doğru şekilde yıkanması, hastalığın yayılmasını önlemenin en etkili yollarından biridir. Özellikle yemek yemeden önce, tuvalet kullanımından sonra ve hasta biriyle temas ettikten sonra mutlaka eller yıkanmalıdır. Yine öksürme veya hapşırma sırasında ağız ve burnun mendille veya dirsekle kapatılması, virüsün yayılmasını önler. Kullanılan mendiller hemen atılarak el temizliği sağlanmalıdır. Ayrıca havlu, bardak, çatal-kaşık, oyuncak gibi kişisel eşyalar paylaşılmamalı, virüsle kontamine olabilecek yüzeyler düzenli olarak temizlenerek dezenfekte edilmelidir. Hasta olan kişilerle temastan kaçınılmalı ve hastalığa yakalanmış çocuklar kesinlikle okula veya kreşe gönderilmemelidir. Bunun yanında bağışıklık sisteminin güçlü tutulması, enfeksiyon riskini azaltabileceği için yeterli ve dengeli beslenme önemlidir.”