Bu sıralar zehirlenme haberlerini çok daha sık duyuyoruz. Normal çünkü yazın çok daha sık karşılaşılan bir sağlık sorunu bu. Peki korunmak için neler yapabiliriz?
Besin zehirlenmesi özellikle yaz aylarında daha sık karşılaşılan önemli bir sağlık sorunu. Kış mevsiminde yaygın görülen influenza ve gribin yerini; yaz aylarında stafilokok, salmonella, E. coli gibi bakterilerle rotavirüs ve norovirüs gibi virüslerin yol açtığı besin zehirlenmeleri alıyor. Acıbadem Beylikdüzü Cerrahi Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Karakoç, Dünya Sağlık Örgütü ve diğer sağlık otoriteleri tarafından yapılan tahminlere göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık 600 milyon kişinin besin zehirlenmesi yaşadığına dikkat çekerek, “Besin zehirlenmeleri nedeniyle yılda yaklaşık 420 bin kişi de hayatını kaybediyor; bunların çoğunu çocuklar, yaşlılar ve kemoterapi veya immünoterapi gibi bağışıklığı zayıflatan ilaç kullanan hastalar oluşturuyor” diyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde de 2015-2020 yılları arasında besin kaynaklı hastalıklar nedeniyle hastanelere 18 milyon 314 bin 239 kişi başvurmuş ve 1714 kişi yaşamını yitirmiş.
gıda
Yaz Aylarında Besin Zehirlenmesi Riskleri
Dr. Murat Karakoç, besin zehirlenmesinin yaz aylarında daha sık görülmesinde hava sıcaklığının büyük etkisi olduğuna işaret ediyor: “Yaz mevsiminde hava sıcaklıklarının artması nedeniyle bakteri, virüs ve parazitler gibi mikroplar daha hızlı çoğalır ve besinlere daha kolay bulaşır. Ayrıca yaz aylarında piknik, barbekü, plaj gezileri gibi açık hava etkinliklerinin artması, özellikle turistik ve kalabalık bölgelerde hijyen koşullarına uyulmaması, çiğ ve az pişmiş gıdaların tüketilmesi de besin zehirlenmesi sıklığını artırır.”
Sıcak Havalarda Mikropların Hızla Çoğalması
Besin zehirlenmesinin belirtileri, bozulmuş gıdaların tüketiminden sonra birkaç saat veya birkaç gün içinde ortaya çıkıyor. Dr. Karakoç, hafif veya şiddetli olabileceğini vurguladığı belirtileri şöyle özetliyor: “Hafif belirtiler bulantı, günde beşten daha az sıklıkta oluşan kusma ve ishal, karın ağrısı ve kramplar, hafif ateş, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık gibi sorunlardır. Şiddetli bulgularda ise sürekli kusma, şiddetli karın ağrısı ve kramplar, 38°C üzerinde seyreden yüksek ateş, kanlı ishal, şiddetli dehidratasyona bağlı azalmış idrar, ağız kuruluğu, baş dönmesi, bayılma, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi semptomlar görülebilir.”
Besin Zehirlenmesinin Belirtileri ve Ciddiyeti
Dr. Murat Karakoç, şiddetli belirtiler görüldüğünde zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiği konusunda uyarıyor: “Çünkü besin zehirlenmesi önemli bir problemdir. Ciddi tablolarda özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde ölümle sonuçlanabilir. Bazı patojenler ciddi ve kalıcı sağlık problemlerine neden olabilir. Örneğin, E. coli bakterisinin O157 suşunun yol açtığı besin zehirlenmesi sonrasında kalıcı böbrek yetmezliği gelişebilir ve hastanın ömür boyu diyaliz tedavisi alması gerekebilir. Yersina enterocolitica, shigella, salmonella bakterisi gibi bazı patojenlerin sebep olduğu enfeksiyonların ardından reaktif artrit gibi çeşitli eklem romatizmaları gelişebilir.”
Besin Zehirlenmesine Karşı Alınacak 10 Etkili Önlem
-
Besinleri Satın Alırken Dikkat!
Son kullanma tarihi geçmiş gıdaları satın almayın. Paketli ürünlerin ambalajlarının sağlam ve hasarsız olduğundan emin olun. Şişmiş veya hasar görmüş konserve ürünlerini kullanmayın. Et ve et ürünlerini güvenilir yerlerden satın alın. Kırık, çatlak, dışkıyla kirlenmiş yumurtalardan kaçının. Özellikle et, et ürünleri ve tavuk gibi sık besin zehirlenmesi yapan ürünlerin, üretildikleri yerden depolara ve satış noktalarına sevkiyatı sırasında -18°C altında muhafaza edilerek soğuk zincirin korunması önemli. Dondurulmuş besinlerin soğuk zincirinin kırılmamış olmasına dikkat edin.
-
Çiğ Ete ve Yumurtaya Dokunduktan Sonra Temizlik
Yemek hazırlamadan önce ellerinizi sabunlu sıcak suyla en az 20 saniye yıkamaya özen gösterin. Tırnaklarınızı kısa ve temiz tutmayı alışkanlık edinin. Çiğ veya az pişmiş kırmızı et, beyaz et ve balıkla temas sonrası özellikle ellerinizdeki çatlaklar aracılığıyla parazitler ve bakteriler bulaşarak kist hidatik, toksoplazma, brusella, tüberküloz, kampilobakter ve salmonella gibi çeşitli enfeksiyonlara yol açabiliyor. Bu nedenle çiğ et ve balığa dokunduktan sonra ellerinizi yine sabunlu sıcak suyla yıkamayı asla ihmal etmeyin.
-
Mutfak Gereçlerini Sıcak Suyla Yıkayın
Mutfak tezgâhlarını, kesme tahtalarını ve diğer mutfak ekipmanlarını sıcak su ve sabunla düzenli olarak temizlemeniz çok önemli. Her kullanımdan sonra, özellikle de çiğ et, yumurta ve balıkla temasın ardından tüm araç ve gereçlerle tezgâh yüzeylerini deterjanlı sıcak suyla iyice yıkamalısınız.
-
Çiğ Etleri Pişirmeden Önce Yıkamayın
Kırmızı eti, balığı ve tavuk etini pişirmeden önce yıkamayın. Özellikle tavuk etinde fazla miktarda mikroorganizma bulunuyor. Yıkama esnasında lavaboya, tezgâh yüzeyine, musluğa ve ellerimize bulaşan bu mikroorganizmalar enfeksiyona yol açabiliyor. Balığı yıkamak da salmonella ve E .coli gibi enfeksiyonları etrafa bulaştıracağı gibi, sağlığımız açısından önemli olan ve balıkta çok bulunan Omega-3 gibi yağ asitlerinin ve faydalı enzimlerin kaybına yol açıyor. Ayrıca balıkta bulunan ve pişirme sırasında lezzeti artıran doğal sıvıların da kaybına neden oluyor.
-
Farklı Besinleri Temas Ettirmeyin
Farklı besinler birbiriyle temas halindeyken çeşitli mikroorganizmaların ve zararlı maddelerin geçiş yapmalarına çapraz bulaş deniyor. Çapraz bulaşı önlemek için çiğ besinleri pişmiş yiyeceklerden ayrı tutmanız gerekiyor. Ayrıca çiğ kırmızı et, tavuk eti, yumurta, balık ve kabuklu deniz ürünlerini de sebzelerle asla temas ettirmemelisiniz. Bu sayede etlerde bulunan zararlı mikroorganizmaların sebzelere geçmesini engellemiş olursunuz.
-
Et ve Sebzeleri Aynı Bıçakla Kesmeyin
Besin zehirlenmesine karşı almanız gereken bir başka önlem ise et ve et ürünleriyle sebzeleri ayrı tezgâhlarda ve farklı bıçaklarla kesmek olmalı. Etlerle temas eden bıçakları, tezgahı, mutfak araçlarını da sıcak ve sabunlu suyla yıkamalısınız.
-
Besinleri Doğru Sıcaklıkta Pişirin
Et, tavuk, balık ve yumurta gibi besinlerin yeterince pişmiş olmaları da besin zehirlenmesinden korunmada büyük öneme sahip. Bu besinlerin iç sıcaklıklarını bir termometreyle kontrol etmek en garantili yol. Besinlerdeki iç sıcaklık değeri tavuk için en az 74°C, kırmızı et için de en az 63°C olmalı. Besinlerin her tarafının iyice piştiğinden emin olunmalı, büyük tencerelerde pişirilen yemekler sık sık karıştırılarak sıcaklığın her tarafa yayılması sağlanmalı.
-
Oda Sıcaklığında En Fazla 2 Saat Tutun
Yiyecekleri piştikten sonra oda sıcaklığında en fazla iki saat tutun, özellikle et ürünlerini daha sonra buzdolabında, 4°C altında saklamaya özen gösterin. Bunların yanı sıra pişmiş yiyecekleri buzdolabında çiğ besinlerden uzak tutmanız da çok önem taşıyor.
-
Oda Sıcaklığında Çözülmeye Bırakmayın
Dondurulmuş besinleri özellikle de et ürünlerini oda sıcaklığında çözülmeye bırakmayın. Böyle durumlarda çözülen yüzey kısımlarda salmonella, E. coli, stafilokokus aureus gibi çeşitli bakteriler kolay bir şekilde üreyip besinlerle kontamine olarak besin zehirlenmesine yol açıyor. Ayrıca dondurulmuş besinleri sıcak su altında çözmeye çalışmak da tehlike oluşturuyor. Bu ürünleri buzluktan aldıktan sonra buzdolabının alt raflarında çözülmeye bırakmalı veya mikrodalga fırınlar kullanmalısınız.
-
Kuru Gıdaları Karanlıkta Saklayın
Bulgur, buğday, pirinç, nohut, fasulye gibi bakliyat ve kuru gıdalar sıcak ve nemli ortamda saklanmamalı. Bakliyat ve kuru gıdaları güneş görmeyen karanlık bir yerde ve 20°C sıcaklığın altında, ağzı hava almayan kapalı cam kaplar içinde tutmaya dikkat edin. Özellikle pirinç içeren yemekleri bir günde tüketilecek miktarda yapın. Pirinçli yemek tekrar tüketilecekse en fazla bir defa daha ısıtma yapılarak yenmeli. Böylece bacillus cereus gibi bakterilerin yol açacağı gıda zehirlenmesinden korunmuş olunur.