Sevginin birçok biçimi var. Çoğunlukla aklımıza eşler, arkadaşlar ve aile üyeleri arasında paylaşılan duygular geliyor ama genellikle unutulan en önemli örnek, insanlarla hayvanlar arasındaki sevgi. Bazı nedenlerle bugüne kadar onlardan uzak durduysanız çok şey kaybettiğinizi vurgulayarak bu güçlü bağı nasıl kurabileceğinizi ve etrafınızdakilere bu konuda nasıl yardımcı olabileceğinizi anlatıyoruz.
İnsanlık, hayvanların etrafında gelişti. Yani hayvanlarla ilgilenmek ve ortak bir yaşam sürmek, aslında insanın doğasında var. Ancak evcil hayvanlarla büyümemiş ya da hayvanlardan korkması öğretilmiş kişiler için onları sevmeyi ve onlara bakmayı öğrenmek çok zorlayıcı olabiliyor. Peki bu zorlayıcı travmaları ya da engelleri aşıp hayvanları sevmeyi öğrenmenin en etkili yöntemleri neler? Gelin, yakından bakalım…
Bulunduğunuz Yerden Başlayın
Uzmanlar, hayvanlarla fobi ya da travma düzeyinde sorunu olmayan ancak onlarla ilgilenme konusunda henüz çok rahat hissetmeyen kişilerin, bulundukları bölgedeki sokak hayvanlarına bakarak başlayabileceğini belirtiyor. Bu zor bir iş değil çünkü her mahallede düzinelerce hayvan, özellikle de köpek ve kediler bakıma muhtaç. Her gün ya da en azından her gördüğünüzde beslemeniz, onlar için dünyalar kadar büyük bir fark yaratacak. Ayrıca, onları besleyen iyi bir insan olarak tanımaya başladıkça, bu hayvanlar da sizi her gördüklerinde mutlu olup kendi yöntemleriyle sevgi yağmuruna tutacaklar. Bunu düzenli olarak yapmak, hayvanlarla daha rahat etkileşim kurmanızı sağlayıp sonunda sizi kendi evcil hayvanınızı edinmeye teşvik edebilir.
Çocuklara Öğretin
Çocuklara hayvanlara karşı nazik ve şefkatli olmayı öğretmek, hayvan sevgisini yaymanın en etkili yolu. Tüm hayatını hayvanlardan uzak durarak geçirmiş birine onları sevmeye başlamayı öğretmek zor olabilir ancak onları sevmeyi ve ilgilenmeyi öğrenen çocukların hayvanlardan mantıksız bir şekilde korkma olasılığı çok daha düşüktür. Uzmanlara göre birçok çocuk hayvanlardan korkmayı ebeveyninden öğreniyor. Güvensiz buldukları için çocuklarının hayvanlarla oynamasını kısıtlama davranışı anne-babalar arasında çok yaygın. Tabii bu anne-babaların çocukları da bunu öğrenerek hayatları boyunca hayvanlardan korkmaya devam ediyor.
Bu durumun en yaygın örneği, insanların kendilerini ısıracağı korkusuyla köpeklerden uzak durması. Oysa köpek, doğası gereği en nazik ve sadık hayvan türlerinden biri. Bir köpeğin sebepsiz yere bir insana zarar vermesi pek olası değil. Ama çocukluğunda köpeklerden korkan insanlar çoğunlukla yetişkinliklerinde de böyle kalıyorlar. Özetle, hayvanlara karşı nezaket ve sevgi aşılama konusunda en büyük sorumluluk ebeveynlere düşüyor çünkü çocuklar hayatlarını şekillendirecek değerleri onlardan öğreniyor.
Hiçbir Adım Atamıyorsanız Kötülüğe Mani Olun
Belki travmaarınız çok derindedir; ne kadar uğraşırsanız uğraşın, hayvanları sevmeyi başaramamış olabilirsiniz. Ya da belki bunu başka birine öğretmeye çalışmış ama başarılı olamamışsınızdır. O zaman hiç değilse hayvanlara karşı yapılan haksız muamelelere ses yükseltin. Bu herkes için geçerli değil elbette ama hayvanları sevmeyen pek çok kişinin onlara karşı düpedüz acımasız olabildiği de bilinen bir gerçek. Sırf eğlence olsun diye taşlayanlar, korkutanlar, hatta hayvanın beden bütünlüğüne zarar vererek işkence edenler her dönemde gündeme geliyor maalesef. Şurası çok açık ki hiçbir canlı bu tür bir işkenceye maruz kalmamalı. Hayvanseverler ve vicdanlı insanlar çok zor bir şey istemiyor. Bu canlıları umursamıyor olabilirsiniz, o zaman onları rahat bırakın.
Ve son söz: Aranızda bir bariyer varsa uzmanlardan yardım alarak aşıp hayvanlara yakınlaşın. Bu sevginin size ilaç gibi geldiğini, kendinizi hiç olmadığınız kadar iyi hissettiğinizi görecek, onlarsız geçen zamanlarınıza üzüleceksiniz!