Çünküüü… Açık zihinli bir insan olmak, her ilişkinizi etkiler. Etkili bir yönetici olma becerinizi etkiler. Yeni durumlarla nasıl başa çıktığınızı etkiler. Kendinizi ortaya koyma isteğinizi etkiler. O zaman seçiminizi yapın: Cana yakın, gözlemci, hoşgörülü, kabul edici, tarafsız, geniş görüşlü, ilgili, anlayışlı ve önyargısız biri olarak mı tanınmak istersiniz yoksa her şeyi ve herkesi kontrol etme ihtiyacı duyan, mutsuz, küçük, cansız, izole ve yalnız bir hayata saplanıp kalmış biri olarak mı?

Kontrolü Biraz Bırakın

* Her şeyi kontrol edemeyeceğinizi kabul edin. Bu koca dünyada tek kişi siz değilsiniz ve her şeyi tek başınıza üstlenemezsiniz.

* Evde ya da işyerinde, başkalarına fikirlerini ifade etmeleri ve kendi fikirlerinin peşinden gitmeleri için alan tanıyın. Yanlış yapacaklarını ‘bildiğinizi’ düşünseniz bile denemelerine izin vermek önemli; aksi takdirde etrafınızdaki hiç kimse öğrenme fırsatına sahip olamaz. Ayrıca sevdikleriniz görüldüklerini, duyulduklarını veya anlaşıldıklarını hissedemez.

* Örneğin, bir ekip yönetiyorsanız ve rehberliğiniz olmadan bir görevi yerine getirebileceklerine güvenmiyorsanız, siz bir ‘mikro yönetici’sinizdir. Her zaman herkesi kendinizden aşağıda gördüğünüzde ne olur? Ekibiniz motivasyonunu ve moralini kaybeder çünkü hiçbir işi sahiplenemezler. Tabii siz de kısa süre içinde tamamen tükenirsiniz çünkü her işin üzerinde mutlaka sizin elinizin olması gerekir. Bir ekibe sahip olmanın tüm amacı iş yükünü dağıtmaktır. Biri bir şeyi sizin kadar farklı ya da hızlı yapamıyor diye onu sürekli kontrol etmeniz gerekmez.

Kendinize Hata Yapma İzni Verin

* Açık zihinli biri olmak için, bazı şeyleri yanlış anlamaya izin vermelisiniz. Evet, söylemesi kolay, yapması zor bir şey ama doğrsu bu. Çünkü başarısız olmayı bırakırsak öğrenmeyi bırakırız, öğrenmeyi bırakırsak da yaşamayı bırakırız!

* Bir şeyleri ‘yanlış’ yaparak da öğrenirsiniz; en basitinden hiç denememekten çok daha fazlasını öğrenmiş olursunuz. Unutmayın ki başarısızlıklarımızdan ders alırız, onlar sayesinde büyürüz ve daha da güçleniriz.

* Kendinize yumuşak davranarak doğru yönde küçük bir adım atın. Bir dahaki sefere bir hata yaptığınızda utanmak, saklamaya çalışmak ya da kendinize olumsuz cümlelerle yüklenmek yerine kendinize biraz şefkat gösterin.

Değişimle Beraber Yürüyün

* Değişim son derece yaygın bir korku. Bizi doğrudan geçmişe bağlıyor; çevremizdeki insanların ilerlemeyi ve zamana uyum sağlamayı öğrenmelerini kaş çatarak izlememize neden oluyor. Ebeveynlerimiz ve genel olarak toplum tarafından bize aktarılan modası geçmiş veya yanlış inançları aşmak zor; özellikle de değişim hızlı geldiğinde. Her şeye katılmak ve önünüze çıkan her değişikliği beğenmek zorunda değilsiniz. Tek yapmanız gereken açık fikirli olmak. Hemen “hayır” demek yerine, önce “belki” demeyi deneyerek başlayın. Açık zihinli olmak, değişime karşı çıkmak yerine onunla birlikte yürümeyi öğrenmek anlamına geliyor.

* Değişimle savaşmanın bir faydası yok çünkü değişim sürekli. Teknoloji ilerleyecek, kariyerlerimiz zaman içinde gelişecek ve başka yönlere evrilecek, çocuklarımız yetişecek ve birlikte büyüdüğümüz sosyal normlar farklılaşacak. Her şey, her şey, her şey değişiyor! Değişimle ne kadar çok savaşırsanız kendinize o kadar çok zarar verirsiniz. Bir dahaki sefere değişimle karşılaştığınızda önce birkaç derin nefes alın kendinize bazı sorular sorun. Bu değişime neden karşı çıkıyorsunuz? Bunun yerine onu kucaklasaydınız ne olurdu? Bu değişimin hemen aklınıza gelmeyen ne gibi bir faydası olabilir? Değişimi hayatın basit bir gerçeği olarak kabul etmeyi öğrenirseniz çok daha rahat edersiniz.

Bu yazıyı da okuyabilirsiniz: Çocukların Arkadaşlarında Yatıya Kalması Doğru Mu?

Farklılıkları Kucaklayın

* Siz eşsiz, güzel ve harikasınız. Aynı zamanda çocuklarınız da eşsiz, güzel ve harika. Komşunuz da eşsiz, güzel ve harika. İş arkadaşınız ve yeni tanıştığınız o kişi de eşsiz, güzel ve harika! Hepimiz farklıyız ve dünyayı bu kadar ilginç ve özel bir yer yapan da bu. Herkesle aynı şekilde düşünmüyor olmanız sorun değil. Hepimiz aynı şekilde düşünseydik asla yeni fikirlerimiz, icatlarımız ya da ilginç sohbetlerimiz olmazdı.

* Kendiniz ve hayatınızı nasıl yaşadığınız konusunda açık zihinli olurken diğer insanların seçimlerine de böyle yaklaşmayı unutmayın. Farklılıkları kucaklayın.

* Bir tartışmanın ya da münakaşanın ortasındayken bunu yapmak en zorudur. Karşınızdaki kişinin nasıl olup da böyle düşünebildiğine inanamıyor olabilirsiniz. Ne kadar zor olursa olsun, empati kurun ve diğer insanların nereden geldiğini anlamaya çalışın. ‘Bunu nasıl düşünebilir’ sorusunu ‘Acaba neden böyle düşünüyor’ şeklinde yeniden çerçeveleyin. Bakış açısını öğrenmek için ona sorular sorun, bunu yaparken yargılayıcı tondan kaçının.

Tüm bu adımları atarken kendinizi de ihmal etmemelisiniz. Çünkü aslında her şey, kendini sevmekle başlar. Kendinize olan sevgi ve şefkati artırmak için şu yazımıza göz atabilirsiniz: Kendini Sevmekle Başlar Her Şey.