Moğollar ve Danimarkalıların bebek uyutma konusundaki ortak alışkanlığı ne olabilir?
Almanlar ‘bebek uyutma’ söz konusu olunca meşhur disiplinlerini artık bir kenara mı bıraktı?
Farklı ülke ve kültürlerden 6 anne/baba, çocuklarını nasıl uyuttuklarını anlattı…

İngilizler tahmin edileceği bu konuda da son derece net ve soğukkanlı: Bebekler ve küçük çocuklar akşam 19.00 dendi mi yatağa yollanıyor, bebekler için güncel uyku eğitimi metotları sıkı bir şekilde uygulanıyor. 6’ncı ay itibariyle çocuk kendi odasına geçiyor ve uyku düzeni oturtulamayan bebek için uyku danışmanından destek almak yaygın ve sıradan.
Çinliler her ne kadar yeni nesil Batılı yöntemlere göz kırpsa da çocuklarını 7-8 yaşına kadar yanlarında yatırmaya devam edenler çoğunlukta. Çinliler ayrıca uykunun yemek saatleri gibi dakik olmasına önem veriyor. Geleneksel olarak, insan bedenindeki organların dinlenmesinin uyku saatlerine bağlı olduğuna inanılıyor.
Kübalılar mutlaka kucakta uyutuyor, ninnilerle; yatakta tek başına bırakmayı tercih etmiyorlar bebeği. Çocuklar yaklaşık 8 yaşına kadar anne-babayla aynı odayı paylaşıyor.
Danimarkalılar hava ‘normal bir soğukluktaysa’, yani eksi 10’un altında değilse, mutlaka sarıp sarmalayıp açık havaya çıkarıyorlar bebeklerini, 14’üncü gününden itibaren… Gündüz uykularını pusette, temiz havada yapmaları için…
Taylandlı anneler küçük çocuğu/bebeği yanında yatırırken baba da büyük çocukla yan yana, yer yatağında ya da ayrı bir odada uyuyor.

Bebek ve çocukların uykuya geçiş gelenekleri, ritüeller, yeni ya da eski usul yöntemler, gündelik pratikler ülkeden ülkeye değişiyor. Kimi Türkiye’de, kimi kendi memleketlerinde yaşayan farklı kültür ve geleneklerden anne ve babalara “Siz nasıl çocuk uyutuyorsunuz?” diye sordum…

Yatsan

Carolina Kamil, Danimarkalı anne, İstanbul’da yaşıyor:
Gündüzleri hava eksi 10’dan soğuk değilse dışarıda uyuturuz

  • Danimarka’da genel olarak tüm bebekler ve küçük çocuklar hava durumu nasıl olursa olsun, gündüz uykuları için dışarıda, açık havada, pusette yatırılır. Bebeğin dışarıda uyutulmaya başlanması için en az 14 günlük ve 4 kg ağırlığında olması, hava sıcaklığının da eksi 10 dereceden daha soğuk olmaması tavsiye edilir. Ama hava normal soğukluktayken bebeği sıkıca giydirip yün bir örtüyle örtüp şapkasını takar dışarı çıkarır, pusetinde uyuturuz.
  • Çocuklar 8-9 aylık olana kadar ebeveynlerinin odasında, kendi yataklarında ya da ebeveyn yatağına bitiştirilen anne yanı beşiklerde uyur. Biz de öyle yaptık, gece emzirmeleri de bu şekilde daha kolay oluyordu. Bir de Danimarka’da pek çok anne-baba, bebek hamağı (slyngevugge) kullanır. Bebeğin hareketleriyle salınan, çok kullanışlı bir hamak.

Yatsan

Jora Steidl, Alman anne, Freiburg’da yaşıyor:
Bebekleri ağlatarak uyutmak artık tercih edilmiyor

  • Almanya’da eskiden yaygın olan; bebekleri kendi yataklarında ve hatta kendi odalarında uyumaya bırakmaktı. Bu da bebeklerin çığlık çığlığa ağlamasına sebep olurdu ve bunun normal olduğu düşünülürdü. Bebeği, o istediği zaman emzirmek de yaygın bir davranıştı. Günümüzde bu alışkanlıklar neyse ki çok daha yumuşak ve bebek dostu bir ebeveynlik şekliyle yer değiştirdi. Eskiden bebekler akşam 19.00 gibi erken bir saatte yatağa bırakılırken, şimdilerde uyku saati de bebeğin ve anne-babanın ihtiyaçlarına göre belirleniyor.
  • Günümüzde Almanya’da çoğu bebek anne-babasıyla aynı odada, ebeveyn yatağıyla birleştirilen anne yanı beşiğinde yatıyor. Ani bebek ölümü sendromu riski nedeniyle ebeveynler bebeklerini yanlarında uyutmuyor. Aynı riskten dolayı bebekler için battaniye ve yastık yerine uyku tulumu kullanılıyor. Bebekler gece de dahil olmak üzere kendileri istedikleri zaman besleniyor. Artık bebeklerin ‘eğitilmesi’ ve ‘şımartılmaması’ gerektiği yönündeki yaklaşım o kadar yaygın değil. İnsanlar ‘bebekle bağ kurma’ konusunda artık daha bilgili.
  • Kızımız Maylin şu anda 4 aylık ve benimle aynı yatağı paylaşıyor ama kendi uyku tulumunda uyuyor. Uyku rutinimize oturma odamızdaki kanepede, akşam civarı sakin bir müzik eşliğinde emzirerek başlıyoruz. Yorgun düştüğünde, akşam 20.00 gibi yatak odasına geçip perdeleri kapatıp biten güne ‘hoşça kal’ diyoruz. Onu yıkayıp uykuya hazırlıyorum. Her şeyi loş ışıkta ve sakin bir ortamda ve her akşam aynı şekilde yapmaya çalışıyorum.
  • Uyurken çok hareket ettiği için gevşek bir şekilde kundak yapıyorum. Moro refleksi sona erdiğinde kundaklamayı bırakacağız. Işıkları kapatıp elimi göğsüne, başımı da başının yanına koyarak yanına uzanıyor ve ona ninni söylüyorum. Bazen hemen uykuya dalıyor bazense birkaç dakika daha direniyor uykuya. O zaman da uykuya dalana kadar şarkı söylemeye devam ediyorum.

Yatsan

Undram Batdelger, Moğol anne, Ulaanbaatar’da yaşıyor:
Ateşte parçalanan tuz sesi bebeği sakinleştiriyor

  • Burada bebek doğduğunda babalar keçeden tilki yapıp bebeklerinin yataklarının yanına yerleştirir. Moğollar “Bebekler çok küçükken rüyasıyla gerçek hayatı ayırt edemez” der. Ve tilkilerin, bebeğin rüyasına girip “Annen gitti, annen gitti” diye fısıldadığını, bebeğin de ağlamaya başladığına inanırlar. Bebek ağlamaya başlayıp tilki bebeğe “Sana yalan söyledim, annen burada” deyince de bebek uykusunda güler… Bu yüzden, bebek uyurken tilkiler onunla alay etmesin diye keçeden tilki kesip bebeğin yanına bir tane yerleştiriyoruz. Tilkinin, bebeğin rüyasına geldiğinde keçeden tilkiyi görüp “Aa burada zaten tilki var” diye geri gittiğine inanılır. Keçeden tilkiyi herkes yapar, biz de yaptık.
  • Bir ilginç geleneğimiz daha var. Bu yöntemi bebek uykudayken bir şeyden korkup irkildiğinde, sık sık uyandığında kullanıyoruz: Ateşe ya da ocağa tuz atar ve tuz parçalanırken çıkan ‘çıt çıt’ sesini dinletip bebeği sakinleştiririz. Ve inanır mısın, bu yöntem çok işe yarıyor. Şehirde yaşayan, kırsal bölgelerde yaşayan tüm anneler bu yöntemi kullanmayı bilir.
  • Şehirde yaşayan anneler olarak, geceleri sakin uyusunlar diye bebekleri kundaklayıp gündüzleri hep parka ya da açık alana çıkarır, hava almasını sağlarız. Tabii bazen bu görev babalara düşüyor. O esnada anneler evde dinlenir, şekerleme yapar. Anneler her gün hemen hemen aynı saatte parka çıktıkları için birbiriyle tanışıyor, bazen birer bira da içiyoruz. Hem keyif için hem de bol bol süt olsun diye…

Yatsan

Etrit Shkreli, Arnavut anne, İstanbul’da yaşıyor:
Çocuğu uyku ve su büyütür

  • Bizde bebek ilk bir sene boyunca her akşam mutlaka yıkanır. Çok eski zamanlarda yetişkinler her gün yıkanmazdı ama çocuklar her gün yıkanıyordu. “Uyku ve su çocuğu büyütür” denir. Ve o akşam banyosu bir ritüeldir, uykudan önce yapılır. Ailenin büyük kadınları çocuğu yıkamak, anneye yardım etmek için banyo saatinde o eve gelirler. Yıkama meselesi çok streslidir, vitaminler öncesi dünyada çocuklar kafasını 3 aydan önce dik tutamazken çok korkulurdu, çocuğun boynuna bir şey olacak diye. Aklımda “Aman, aman çocuğun boynu!” diye bir laf kalmış. Oğlum İlir’i, bu eskiden kalma korkum yüzünden ilk 5 ay her akşam annem yıkadı; bende ‘boyun travması’ vardı! Annem bir keresinde elinde bebek bakımıyla ilgili kitapla geldi. Kitaptan masajı öğrendi ve o günden sonra İlir’e her akşam banyodan sonra lavanta yağlarıyla masaj da yapmaya başladı. Bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu!
  • Kundak alışkanlığı Türkiye’deki gibi Arnavutluk’ta da var. Genelde ayakları biraz daha sıkı yapıp elleri daha gevşek bırakırlar. Bir de çok eskiden uyumayan çocuğa haşhaş verirlermiş, 1940’lardan falan bahsediyorum. Ama anneannem bunu cahillik olarak yorumluyormuş.

Yatsan

Leonidas Karakatsanis, Yunan baba, Çanakkale’de yaşıyor:
Bayram geceleri çocuklar uyutulmaz

  • Yunanistan’da geleneksel yaklaşımlar son zamanlarda azaldı. Ben Atina’da doğup büyüdüm, annemin beni ‘Peter Pan’ okuyarak uyuttuğunu hatırlıyorum. Bizim neslimizde herkes uluslararası kaynakları kullanıyor bebek uykusu konusunda. Ama mesela Girit gibi geleneği, kültürü güçlü yerlerde ninniler hâlâ çok önemli. Bu büyük şehirlerde çok devam eden bir alışkanlık değil.
  • Yunanistan’da en belirgin uyku alışkanlığı bayramlarda gerçekleşir. Yeni yıl, paskalya gibi bayramlarda ne kadar küçük olursa olsun çocuklar saat 02.00’ye, 03.00’e kadar oturur. Çocuklar akşam 18.00 gibi yatırılır, sonra 21.00’da kaldırılır; beraber kiliseye gidip kutlama yapmak için… Eve gelip yemek yenmesi gece 00.00-01.00’i bulur. Bebekler dahil tüm çocuklar bu kutlamaya dahil olmaları için o gece erken uyutulmaz. Kızımız İliana 1 yaşındayken Atina’da kutlamadaydık, uyandırmadık ama bir yandan da “İlk paskalyası, kutlamasın mı” diye sormuştuk kendimize…

Selwa Çalık, Suriyeli anne, İstanbul’da yaşıyor:
Çocuk ne zaman isterse o zaman yatar

  • Suriye’nin doğu ve iç kesimlerinde bebek uyutma alışkanlıkları Türkiye’nin doğusuna çok benzer. Başkentte ve diğer büyük şehirlerde nasıl yaptıklarını bilmiyorum ama biz Resulayn’da bebekleri annenin yanında yatırırdık. Bebek için ayrı oda olmaz, çocuk 4-5 yaşına gelinceye kadar annenin yatağında yatar.
  • Eskiden zaten evlerde yer yatağında yatılırdı. Yazın da damlarda yatılır. Çocuğun belirli bir uyku saati de yoktur, çocuk ne zaman isterse o zaman yatar, uykusu gelirse yatırırlar. Ninni söyleriz tabii… Bir de gazdan dolayı uyuyamayan çocuğa anason çayı veririz.