Gözlerimiz, bedenimizin en önemli ve karmaşık organlarından biri. Göz sağlığımız bozulduğunda hem sosyal hayattan hem de iş hayatından geri kalmamız kaçınılmaz. 13 Ekim Dünya Görme Günü vesilesiyle, İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Enes Kesim, 8 basit ama etkili öneriyle göz sağlığımızı nasıl koruyabileceğimizi anlattı.

Yatsan

1. Sağlıklı Beslenmek

Göz sağlığı için bazı besin maddeleri büyük önem taşıyor.

  • A vitamini: Belki de göz sağlığı açısından en iyi bilinen besin. Retinanın, ışık ışınlarını gördüğümüz görüntülere dönüştürmeye yardımcı olması için bol miktarda A vitaminine ihtiyacı var. Ayrıca yeterli miktarda A vitamini olmazsa göz kuruluğu gelişebilir. Havuç, tatlı patates, kavun, kayısı A vitamini içeren besin kaynaklarıdır.
  • Lutein ve Zeaksantinin: Birçok kronik göz hastalığının oluşumunu engellediği bilinen bu maddelerden en zengin besinler özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler (lahana, ıspanak vb.) ve diğer renkli meyve-sebzelerdir (brokoli, mısır, bezelye, Trabzon hurması, mandalina vb.)…
  • C vitamini: Bilimsel araştırmalara göre C vitamini, katarakt ve sarı nokta hastalığı gelişme riskini azaltmakta. Günlük rutininizde C vitamini içeren besinlere (portakal, greyfurt, çilek, domates vb.) yer vermek önemli.
  • E vitamini: Göz sağlığının korunmasında faydalı bir antioksidan. Bitkisel yağlar, fındık, badem, ayçiçeği çekirdeği, buğday tohumu, tatlı patates, avokado iyi birer E vitamini kaynağıdır.
  • Omega-3: Yağ asitleri görsel gelişim ve retina fonksiyonları için çok önemlidir. Aynı zamanda sağlıklı bir gözyaşı üretimi için de yeterli miktarda Omega-3 alınması gerekmektedir. Haftada en az iki öğün balık tüketimi (özellikle somon, ton balığı gibi soğuk su balıkları) yeterli miktarda Omega-3 alımı için önerilmekte.
  • Çinko Minerali: Retinanın sağlıklı kalmasına yardımcı olur ve gözlerinizi ışığın zararlı etkilerinden koruyabilir. Ancak çinko, vücudumuzdaki kırmızı kan hücrelerinin oluşmasına yardımcı olan bakır miktarını azaltabilir. Baklagiller (fasulye, barbunya, börülce vb.) hem çinko hem bakır içerirler. Çinko açısından zengin diğer yiyecekler arasında yağsız kırmızı et, kümes hayvanları, istiridye ve zenginleştirilmiş tahıllar bulunur.

2. Düzenli Uyku Uyumak

Uyku, tüm vücut için olduğu gibi gözler için de bir dinlenme ve yenilenme dönemi. Nasıl ki vücudunuzun geri kalanı yenilenmek için uykuya ihtiyaç duyuyorsa, gözleriniz de aynı şekilde uykuya ihtiyaç duyar. Gözlerimiz uyandığımız andan uyuyana kadar gün boyunca sürekli bir aktivite halindedir. Toz, kirlilik ve ışık gibi zorlanmaya ve zarara neden olabilecek çeşitli çevresel faktörlere maruz kalırlar. Dolayısıyla uyku, gözlerimizin rahatlayabileceği, yenilenebileceği ve ertesi günün aktivitelerine hazırlanabileceği zamandır.

Uykunun en derin aşamasında gözlere kan akışı artar, gerekli besin maddeleri sağlanır ve zararlı toksinler dışarı atılır. Bu süreç, sağlıklı gözleri korumak için çok önemli olan gözlerdeki hücrelerin onarımına yardımcı olur. Ayrıca uyku sırasında gözlerin yağlanması ve beslenmesi için gerekli olan gözyaşı üretimi de artar. Uyku eksikliği bu süreçleri bozar ve göz kuruluğu, göz yorgunluğu, bulanık görme gibi çeşitli sorunlara yol açar. Ayrıca uyku eksikliğinin halk arasında sarı nokta hastalığı olarak da bilinen yaşa bağlı makul dejenerasyonu ve glokom (göz tansiyonu) hastalığı riskini artırdığı bilinmektedir.
Göz sağlığınız için gerekli uyku desteğini alarak kendinizi daha iyi hissedin. Bu deneyimi Yatsan uyku ürünleri ile daha da mükemmel hale getirebilirsiniz. Hemen keşfedin ve sağlıklı bir uykuyla enerji dolu günlerin keyfini çıkarın.

3. Güneş Gözlüğü Kullanmak

Birçok kişi cildi güneşin zararlı etkilerinden korumak için koruyucu kremler kullansa da gözlerin korunması genelde ihmal edilir. Ultraviyoleye uzun süre maruz kalmak; katarakt, göz tümörleri, sarı nokta hastalığı, pterjium (göz eti ya da kuş kanadı olarak bilinir), kuru göz hastalığı gibi birçok göz hastalığına sebep olabilir. Gözlerinizi yıllarca ultraviyole ışınlarına maruz kalmaktan korumak için erken yaşta uygun güneş gözlüğü takmaya başlamak önemlidir. Fakat güneş gözlüğü kullanırken ultraviyole korumasına mutlaka dikkat edilmelidir. Ultraviyole-A ve B koruması yüzde 100 olan ya da 400 nanometreye kadar ultraviyole ışınlarını engelleyen (UV400) güneş gözlükleri tercih edilmelidir. Aksi takdirde faydadan çok zarar verebilir.

4. Ekran Süresini Sınırlamak

Artık hayli yaygın olan uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma gibi uygulamalarla birlikte dijital ekranlara maruziyetimiz de oldukça arttı. Bulanık görme, çift görme, odaklanmada zorlanma, göz yorgunluğu, göz ve çevresinde ağrı, kızarıklık, yanma gibi şikâyetler yaşıyorsanız dijital göz yorgunluğu sendromunuz olabilir. Halihazırda bulunan göz bozukluklarınız (özellikle astigmat), göz kuruluğunuz, kirpik iltihabınız, kontakt lens kullanımınız varsa dijital ekran göz yorgunluğu daha şiddetli olabilir. Kullanılan ekranın kalitesi ve çözünürlüğü, yazıların okunabilirliği, ekranın parlaklığı ve kontrastı, yaydığı mavi ışık seviyesi de semptomların şiddetini etkilemektedir. Basit önlemlerle bu şikâyetleri azaltmak veya ortadan kaldırmak mümkündür. Bilgisayar ekranına uygun ergonomik pozisyonda oturmak, her 20 dakikada bir 20 saniye 5-6 metre uzağa doğru bakmak ve odağınızı değiştirmek, dijital ekranlarda her 2 saatte bir 15 dakika mola vermek, sık göz kırpmak, mavi ışık filtreleyen gözlükler kullanmak (faydası tartışmalıdır) dijital göz yorgunluğu sendromunun engellenmesinde faydalı olabilir.

5. Sigarayı Bırakmak

Sigara kullanımı gözünüzde değişen ciddiyette hastalıklara da sebep olabilir. Sigara kullananların veya sigara dumanına maruz kalanların en sık yaşadığı göz problemi kuru göz hastalığıdır. Gözlerde kızarıklık, yanma, batma, kaşıntı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Katarakt, sarı nokta hastalığı, optik sinir hastalıkları, üveit gibi daha ciddi göz hastalıklarına da yol açtığı kanıtlanmıştır. Graves hastalığı (zehirli guatr) bulunanlarda özellikle sigara kullanımının mutlaka sonlandırılması gerekiyor, aksi takdirde çok ciddi komplikasyonlara yol açarak ameliyat gerektiren durumlara sebebiyet verebiliyor.

6. Koruyucu Gözlük Kullanmak

Gözler vücut ön yüzünün sadece yüzde 0.5’ini oluşturmalarına rağmen, travmaları tüm vücut yaralanmalarının yaklaşık yüzde 10’unu oluşturmakta. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre tüm dünyada her yıl 1 günden fazla iş gücü kaybına neden olan 55 milyondan fazla göz yaralanması meydana gelmekte. Tüm hastaların ortalama 750 bini hastaneye yatırılırken, vakaların 500 bini körlükle sonuçlanmakta. Uygun bir koruyucu gözlük kullanımıyla bu kazaların yüzde 90’ından korunmak mümkün. Dolayısıyla ileri bir sağlık sorununa ve iş gücü kaybına yol açmasını engellemek için özellikle riskli iş kollarında uygun koruyucu gözlük kullanımı hayati önem arz etmekte.

7. Göz Hijyenine Dikkat Etmek

Birkaç sağlıklı alışkanlık ve günlük rutininize eklemeler enfeksiyon, kontaminasyon ve göz hastalıklarından kaçınmanıza yardımcı olabilir. Doğru el yıkamayla viral konjonktivit (göz nezlesi) gibi yaygın göz enfeksiyonlarından kaçınabilirsiniz. Mikropların başkalarına yayılmasını önlemek için mümkünse havlu, makyaj malzemesi veya göz damlalarını paylaşmaktan kaçının. Hijyen aynı zamanda blefaritin (kirpik dibi iltihabı) tedavisinde de önemlidir. Blefarit, tekrarlama eğiliminde olduğundan uygun göz kapağı hijyeni (çay ağacı yağı içeren göz şampuanlarının kullanımı gibi) çok önemlidir.

Makyaj kalıntıları da göz tahrişine ve kızarıklığa neden olabilir. Makyajınızı, özellikle inatçı maskaranızı çıkarmak için sıcak kompresler, makyaj mendilleri veya hindistancevizi yağı gibi doğal alternatifler kullanın. Makyajınızı çıkarmadan asla uyumayın. Kalıcı makyaj ve kalıcı takma kirpik gibi kirpik diplerinde uzun süreli değişikliklere neden olabilecek uygulamalardan kaçının. Herhangi bir makyaj malzemesi kullanımı sonrası göz kapağınızda ya da gözünüzde tahriş meydana gelirse aynı makyaj ürününü tekrar kullanmaktan kaçının.

8. Düzenli Göz Muayenesi Yaptırmak

Doğumdan itibaren birçok hastalığın erken teşhis ve tedavisi için rutin göz muayenelerini aksatmamak önemli. Yenidoğan bir bebek, normal zamanında doğmuşsa ilk ayında, 6-12 ay arasında, 3 yaşında ve okul öncesinde en az bir kez göz muayenesinden geçmeli. Özellikle bu yaş gruplarında başlayan göz bozuklukları, erken tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kayıplarına sebep olabilmekte. Erişkin bireylerde herhangi bir ek hastalık veya aile öyküsü yoksa 40 yaşından sonra yılda bir kez göz muayenesi önerilmekte. Glokom, sarı nokta hastalığı, katarakt gibi yaşla birlikte görülme sıklığı artan göz hastalıklarının erken teşhisinde yıllık kontroller önemli. Diyabet, hipertansiyon gibi göz sağlığını etkileyebilecek sistemik hastalığı olanlar veya ailesinde genetik göz hastalığı bulunanlar, 40 yaşından önce de en azından yılda bir göz kontrolü yaptırmalı.