40-50 yaş aralığındaki kişilerin yüzde 40’ında görülüyor. Diyabete ve kalp damar hastalıklarına yol açıyor. Ve maalesef içinde bulunduğumuz hayat şartları nedeniyle giderek yaygınlaşıyor. İnsülin direncinden söz ediyoruz. Çarelerden birinin yine iyi uyku olduğu insülin direncini kırmanın 6 etkili yolu yazımızda…
Sık acıkma, sürekli tatlı yeme isteği, tansiyon yüksekliği, yemek sonrası uyku basması… Günümüzde gittikçe yaygınlaşan insülin direnci sorununun belirtilerinden birkaçı bunlar. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ender Arıkan, ülkemizde çok sık rastlanan ve sağlıksız yaşam tarzının da etkisiyle artık genç yaşlarda da kapıyı çalan insülin direncinin, özellikle 40-50 yaş grubundaki bireylerin yüzde 40’ında görüldüğünü söylüyor.
Peki görülme sıklığı neden artıyor? Prof. Dr. Arıkan, son yıllarda sağlıksız beslenme alışkanlığı ve hareketsiz yaşam tarzı derken vücutta yağ dokusunun arttığını, bu yağlardan salgılanan zararlı kimyasal maddelerin kanda şeker oranını düzenleyen insülin hormonunun etkisini bozduğunu ve insülin direncine yol açtığını belirtiyor. “Çok ciddi bir sağlık sorunu olan insülin direnci, tedavi edilmediği takdirde diyabet ve kalp ve damar hastalıkları gibi hayati riske yol açabilen hastalıklara zemin hazırlıyor. İnsülin direnci sendromunda ilaç tedavisinin mutlaka yaşam tarzı değişiklikleri ise desteklenmesi gerekir” diyen Prof. Dr. Ender Arıkan, insülin direncini kırmanın 6 etkili yolunu, uyarı ve öneriler eşliğinde anlatıyor.
-
Saat 23.00’ten 07.00’ye kadar mutlaka uyuyun
Periyodu, süresi, derinliği ve kalitesi bakımından uykunun mutlaka değerlendirilmesi ve düzenlenmesi gerekiyor. Gece 23.00’le sabah 07.00 arasında uyanık olmak, artan stres hormonuyla birlikte insülin düzeyinde artışa neden oluyor. Kaliteli bir uyku için diyabet ve uyku arasındaki ilişkiyi anlamak oldukça önemlidir. Gece saat 23.00 ile sabah 07.00 arasında süren, belirli bir derinliğe ulaşan ve biyolojik ritimlerimizin tam olarak kurulduğu bir uyku olmalı. Sağlıklı bir uykuya engel olan hipopne veya apnenin varlığının da araştırılması gerekiyor.
-
Akdeniz tipi beslenin
Günümüzde işlenmiş gıda, yağlı-şekerli ürünler ve karbonhidrat tüketimi sürekli artıyor; bu da ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Araştırmalar Akdeniz diyetinin, yani lif içeriği bakımından zengin meyve, sebze ve salata ağırlıklı beslenmenin, en sağlıklı beslenme biçimi olduğunu gösteriyor. Mutlaka Akdeniz tarzı beslenmeye dönülmesi gerekiyor.
-
Her gün yürüyüş yapın
Modern çağda giderek yaygınlaşan hareketsiz (sedanter) yaşam biçimi pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor. Günlük olarak belli bir tempoda spor yapmak ise metabolizmayı canlı tutuyor. İnsülin direnci sendromuna karşı haftada en az 5 gün olmak kaydıyla 30-45 dakikalık tempolu yürüyüş yapılmalı. Yürüyüş her yaş grubunun basitçe yapabileceği egzersiz türü olsa da faydalarına odaklanmak, bunu alışkanlık haline getirmek için çaba harcamak gerekiyor.
-
Tuz tüketimini azaltın
Özellikle ülkemizde çok yaygın olan aşırı tuz tüketimi, hem insülin direncini uyararak hem de iştahı artırarak metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Tansiyon hastalarının büyük bir kısmı da tuza duyarlı. Günlük tuz tüketimimizin, ihtiyacımızın neredeyse 4-5 katı olduğunu göz önünde bulundurunca tuzu azaltmanın çok olumlu sonuçlara yol açacağı açıkça görülüyor.
-
Stresi yönetmeyi öğrenin
Günümüz koşullarında hemen hemen herkesin yaşamının bir parçası haline gelen stres, anksiyete ve kaygı bozuklukları vücutta insülin direncini artırırken, artışın sürekli olması halinde kişiyi kalp ve damar hastalıkları, obezite ve diyabet açısından da tehdit ediyor. Bu nedenle stresi yönetmeyi öğrenmek, gerekirse uzman desteği almaktan kaçınmamak gerekiyor.
-
İdeal kilonuza kavuşun
Çalışmalar, aşırı kilonun vücutta insüline karşı direnç oluşmasına neden olduğunu gösteriyor. Bu araştırmalar, özellikle bel çevresinin kadınlarda 80, erkeklerde 94 cm’in üzerinde olması insülin direncine, ardından diyabete ve kalp damar hastalıklarında artışa davetiye çıkardığını ortaya koyuyor.