Evet, hava rahatsız edici derecede sıcak. Üstelik ‘yazcı’ların sosyal medya başta olmak üzere her an, her yerde boca ettiği mevsim övgüleri ve aşırı mutlu tatil story’leri de kabak tadı verebiliyor. Hele bir de ‘kış sever’seniz katlanmak iyice zorlaşıyor ama yazın sizin de gerçekten eğlenmeniz mümkün. Anlatalım…

“Yazı kim sevmez ki” diye düşünüyor olabilirsiniz ama yılın bu zamanları, bazı insanlar için, kışın en depresif günlerinin bile başaramadığı bir şekilde kapana kısılmış ve endişeli hissettiren bir dönem haline gelebiliyor. Evindeki tek serin noktaya kıvrılıp hareketsiz kalmayı tercih edenler bu ruh halini iyi anlayacaktır. Yazı sevmeniz ve bu mevsimde de hayattan zevk almanız için bir sihirli değneğimiz yok ama en azından bazı denenmiş stratejilerden yararlanarak birkaç adım atabilirsiniz. Listedeki fikirlere bakıp “Bu mu bana iyi gelecek” diye kestirip atmadan önce mutlaka deneyin. İnanın, çoğu zaman karmaşık ve derin olduğunu sandığınız şeyler, küçük ve basit hamlelerle çözüm yoluna girebilir.

Her Ay Dört Gözle Bekleyeceğiniz En Az İki Şey Planlayın 

Bazı insanların yazı zor bulma nedenlerinden biri de genelde sosyalleşmenin ve bu konuda baskının çok olması. Tanıdığınız herkesin bir yazlığa, dolu dolu bir tatil planına, neredeyse her akşam partilemeye ve tüm bunları birlikte yapabildiği arkadaşlara sahip olduğunu görünce kendinizi yalnız ve gerçekten bir şeyleri kaçırıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Ancak birincisi, bunlar çoğu zaman birer sosyal medya karesinden ibaret olabilir; ikincisi arka planda aşırı programlı, aşırı terli ve aslında çok da mutlu olmayan insanlar bulunabilir.

Siz, sizin gibi hissedenlerle kendi planlarınızı yapın. Küçük bir akşam yemeği düzenlemek, parkta bir gün organize etmek ya da yeni açılan bir kafeyi, kitapçıyı ziyaret edip sıcak bastırmadan oradan ayrılmak gibi küçük ama tatlı etkinlikler planlayabilirsiniz.

Tatil planlamanın tatile çıkmaktan daha tatmin edici olduğunu söyleyen pek çok araştırma var ve bu sadece büyük seyahatler için geçerli değil. Günübirlik gezilere de takviminizde yer açabilirsiniz. Az yol kat edip küçük bir mekân değişikliği yaparak sadece 8-10 saatliğine de olsa kendinizi ferahlamış hissedebilirsiniz. Özetle, temel olarak yazınızı öyle düzenleyin ki mutluluğunuz bir yerlere davet edilmenize veya çok varlıklı olmanıza bağlı olmasın.

Doğa İnsanı Olmasanız Bile Doğaya Çıkın

Doğa, sevmeyenlerin yazla başa çıkma stratejilerinin önemli bir parçası. İşin sırrı, detaylar üzerinde yeterli miktarda kontrol sahibi olabildiğiniz ve rahatınız için gerekli ekipmanları yanınızda taşıyabildiğiniz doğa aktivitelerini seçmek. Örneğin, bir haftalık bir kamp gezisi ya da iyi tanımadığınız insanlarla çıkacağınız bir doğa yürüyüşü yerine, nefes nefese kalmanızı ya da özel ayakkabılar giymenizi gerektirmeyecek bir park öğleden sonrasını deneyebilirsiniz. İyi bir plaj sandalyeniz ve şemsiyeniz ve tabii yakınlarda bir plaj varsa özellikle kalabalığın dağıldığı akşam saatlerini orada geçirmek iyi hissettirecektir.

Bilmeniz gereken en önemli şey, doğanın faydalarından yararlanmak için mutlaka kamp yapmak, yürüyüşe çıkmak veya suya girmenin gerekli olmadığı. Bu iş, dışarıda durup kuşları gözlemlemek, güneşin batışını izlemek veya bir parkta gölgede oturmak kadar basit de olabilir. Doğayı çok farklı şekillerde deneyimleyebilirsiniz; yeter ki buna açık olun.

Doğanın faydalarından daha fazla yararlanmak için çeşitli öneriler arıyorsanız,  Doğada Olmak İçin 3 Neden yazımızı okuyabilirsiniz.

Çok Düşük Riskli Bir Yaz Hobisi Edinin

Kendinizi kötü hissettiğinizde, bir hobi edinmek gerçekten çok işe yarar; size kafanızı meşgul edecek bir şey, başarı hissi ve insanlar “Ee, son zamanlarda neler yapıyorsun?” diye sorduklarında değişik bir cevap verme fırsatı verir. Yazdan nefret ediyorsanız, başlamak için ekstra yetenek gerektirmeyen, büyük bir iddia içermeyen veya bir ton pahalı ekipman istemeyen bir hobi seçebilirsiniz. Zaten kendinizi bitkin ve motivasyonsuz hissediyorsunuz; dolayısıyla seçeceğiniz hobi merkezinin uzun bir şehir yolculuğuna lüzum olmayan bir yer olmasına da dikkat edin.

Birkaç Mum Yakın, İp Işıkları Açın

Kışın uzun ve karanlık günlerine sıcacık bir yanıt olan Danimarkalı rahatlık ve memnuniyet kavramı hygge’yi biliyorsunuz. Genellikle mum ya da tatlı ışıklar yakmak, bir battaniyenin altına kıvrılıp kitap okumak, rahat çoraplar giyip çay veya sıcak çikolata içmek gibi öneriler sunan bir tarz bu. Gelin o ruhu yaza taşıyalım. Her şey aynen uygulanamasa da aydınlatma konusu kesinlikle aynı huzur etkisini yaratabilecek güce sahip. Çünkü mesela mum ışığında bir şeyler yaptığınızda, bir anda sanki kamp yapıyormuşsunuz gibi hissedebiliyorsunuz ve saniyeler içinde bulunduğunuz alanı büyülü bir yere dönüştürebiliyorsunuz.

Hygge yaşam tarzının tamamlayıcısı mumlar yazımızı okuyabilirsiniz.

Bir Yaz Müziği Edinin

Müzik bazen tıpkı doğa gibi, tembellikten ve ilgisizlikten unutup bir kenara bıraktığımız şeylerden biri olabiliyor. Sonra bir gün ansızın sevdiğimiz bir şarkıyı duyup bütün günümüzü şenlendirebiliyoruz. Bu durum size de tanıdık geliyorsa bu yaz arka plana hep bir playlist yerleştirin. Yaz şarkılarına şans vermeyi de unutmayın.

Ustalaşacağınız Yaz Tarifleri Bulun 

Sevmediğiniz bir dönemi atlatmaya çalışırken size yardımcı olacak en iyi zevk kaynağı yemek olabilir. Özellikle taze yaz ürünleriyle ferahletıcı ve lezzetli şeyler hazırlayın. Hayır, bir şef kadar yetenekli olmanız gerekmiyor, sadece lezzet odaklı olmaya çalışmanız yeterli. Bir yiyecek (örneğin domates, mısır, fesleğen, karpuz, kiraz) veya bir kategori (makarna salataları, meyveli turtalar, ızgara) seçin. Sonra da kolayca yapabileceğiniz birkaç tarif bulun. Ayda en fazla iki-üç yeni tarif denemek yeterli olur çünkü bundan fazlası iyi vakit geçirme çabanızı büyük bir yüke dönüştürebilir.

Daha Fazla Dondurma Yiyin 

Ya da sorbe veya buzlu smoothie… Kabaca dondurma diyebileceğimiz o soğuk tatlar, ister istemez yaz neşesi dağıtıyor. Bunların tadını mümkün olduğunca dışarıda çıkarın ve bunu günlük rutininizin bir parçası haline getirmeyi düşünün. Siz farkına bile varmadan ekim gelmiş olacak!