İtalya’nın Amalfi kıyıları, tüm dünyanın deniz ve yat turizminin gözbebeği. Ama pek farkında olunmayan bir şey daha var: Bu rota gastronomi açısından da benzersiz! Tatilinizi Sorrento, Positano, Amalfi, Capri güzergâhına planlıyorsanız dünyada en çok Michelin yıldızı kazanan şefin yetiştiği Vico Equense bölgesini de atlamayın derim. Peki başka nerelere gidecek, neler yiyeceksiniz? Mükemmel bir mönü formatında, tek tek anlatıyorum…
Başlangıç: Napoli’de pizza
- Havalimanı avantajı nedeniyle, bu rotanın yolculukları genelde Napoli’yle başlar. Benim için Napoli, bir gece kalınıp geçilecek bir rotadır. Peki bu sınırlı vakti nasıl geçireceksiniz? Tabii ki Gino Sorbillo’nun Artista Pizza Napoletana’sında (@sorbillo) pizza yiyip iki balkon arası çamaşırların asılı olduğu, o meşhur, dar ara sokaklarda bir akşamüstü gezintisi yaparak…
- Eğer Julia Roberts’ın, özellikle de ‘Eat, Pray, Love’ (Ye, Dua Et, Sev) filminin hayranıysanız, L’Antica Pizzeria da Michele’nin ikonik (@pizzeriadamichele) yeşil-beyaz seramik duvarlarının önünde Pizza Margherita’nın tadına bakabilirsiniz.
İştah açıcı: Michelin’li şeflerin sırrı
- Napoli’den yola çıktıktan sonra Sorrento veya Positano’da konaklanıp araç kiralanarak tüm kıyı şeridi gezilebilir. Bu turist akınına uğrayan bölgede yerel havayı hissetmek isteyenler ve gastronomiye gönül verenler için de gizli bir hazinedir Vico Equense.
- Öncelikle; yüzölçümü İstanbul’un Bakırköy ilçesi kadar olan bu küçük İtalyan kasabasının, aralarında Gennaro Esposito ve Giuseppe Guida gibi isimlerin de olduğu, dünyaca ünlü ve Michelin yıldızlı 38 şefe ev sahipliği yaptığını belirteyim. Nedenini merak ediyorsanız, sokaklarında biraz dolaşmanız ve yerel şarküterilere uğramanız yeterli. Bu küçük yerleşkede Michelin yıldızı kazanmış dört restoran bulunuyor. Ama sanıldığının aksine yerel işletmelerde yiyecek gayet uygun fiyatlı.
- Tam da bu sebeple, o bölgede bir süre yaşamış kişilerin de yönlendirmesiyle uğradığımız Alimentari Pasquale De Gennaro (@pasqualeesterdegennaro) isimli bakkal/şarküteriyi tavsiye ederim. Pasquale, eşi ve kızının işlettiği bu küçük dükkânda geçireceğiniz yarım saat bile, güzel yemeğin sırrının önce kaliteli malzeme olduğunu anlamanızı sağlar. İyi bir mozzarellayı ayırt etmemiz için, kocaman peyniri ikiye bölüp sünger gibi sıktığı görüntü hep aklımda örneğin. Ters çevirip sıkıldığında sütün aktığını, sıkmayı bıraktığında tek bir damla bile süzülmeyişini izlemek çok etkileyiciydi. Pasquale, hiçbir paketleme koşulunun bu tazeliği bozulmadan muhafaza edemeyeceğini ısrarla savunup, bize peynir satmasa da; peynir çeşitlerine, şarküterilerine, hatta bir domatesi bile anlatırken ki coşkusuna hayran olmamak mümkün değildi.
- Dolayısıyla bu bölgede sabah kahvaltıları için, sandviç seçenekleriyle görüntüsü bile doyurucu olan şarküteri/restoranları tercih etmek gerekir. Bunların en ünlüleri, tavandan sarkıtılan kuru etler arasında yemek yenilen Pizzeria Da Franco (@pizzeria_da_franco) ve A’Marenna (@a_marenna). Kahvaltıyı buralarda yapmadan yola çıkmamanızı öneririm.
Ara sıcak: Alışveriş zamanı
- Vico Equense’den Sorrento’ya doğru yola çıktığınız andan itibaren, bir tarafı uçurum ve deniz, diğer tarafı sarp kayalıklar olan bu kıyı şeridini geçmek için uygun aracın, en ufağından bir İtalyan otomobili olduğunu anlayacaksınız. Yarım saatte Sorrento’ya vardığınızdaysa turizmin ve turistin kendini hissettirdiği bir bölgeye girdiğinizi hemen fark edeceksiniz.
- Tarihi binalar ve kafelerle çevrili meydanı, güzel bir günbatımı manzarasına sahip kıyı şeridiyle Sorrento, otel seçeneği açısından da Vico Equense’den çok daha fazla çeşitlilik sunar. Tüm turistik alışverişlerinizi de buradan yapabilirsiniz. Rengârenk seramikler, İtalya’nın meşhur içeceği limoncello, zeytinyağı ve birçok turistik eşyanın satıldığı dükkânlar, renkli ve farklı butiklerin bulunduğu bu bölgede alışverişe önemli bir zaman ayırmakta fayda var.
Deniz ürünleri: Sahilden yüksek yamaçlara doğru
- Sorrento’nun, tarihi surların çevrelediği, Napoli ve Capri’ye gemilerin kalktığı limanı, farklı dokusuyla insanı Orta Çağ’a götüren bir yer. Bu bölgede ağırlıklı deniz ürünü yeniyor, haliyle restoran seçimini de bu eğilim belirliyor. Limandaki kale surları üzerine yerleşmiş Grand Hotel Excelsior Vittoria (@excelsiorvittoria) Sorrento’nun en ihtişamlı manzaralarından birine sahip. Mevsim uygunsa bu kıyılar, denize girilmek için de tercih edilen bölgeler.
- Sorrento’dan yola çıkınca 40 dakikada dünyanın en gözde yat turizmi merkezi Positano’ya ulaşıyorsunuz. Halen sarp kayaların üzerine kurulu ve merdiven haricinde ulaşım olmayan bu evlere yürüyerek çıkan yaşlı İtalyanları, tüm yamacı rengârenk kaplayan tek tip mimarinin balkonlarından izlenen muhteşem manzarayı görünce çok şaşırmanız normal. Şehrin girişindeki alanlara arabanızı park edip günün geri kalan kısmını yürüyüşle tamamlayacağınız bir seyahat bu. Taşlı ve kalabalık kumsalını ben pek tercih etmesem de buradan denize girebilir, dar ama renkli sokaklarında bir tam gün sıkılmadan dolaşarak zaman geçirebilirsiniz.
- Burada en popüler restoranlar kumsalın kıyısında yer alsa da, ben yamaçlardaki 6-7 masalık yerlerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Tüm kıyıyı kaplayan yatların yukarıdan görünümünü bir de günbatımında izlemek, tüm geziyi daha anlamlı hale getiriyor.
Ana yemek: Tadı manzarayla artan tabaklar
- Turistik lezzet durakları dışında, yerel bir restorana gitmek isterseniz tek tercihiniz Trattoria La Tagliata (@fattoria_latagliata) olmalı. İtalya halkı geç yemek yeme alışkanlığına sahip, dolayısıyla Positano’nun arka sokaklarından yukarıya doğru tırmanarak geldiğiniz bu restoranda saat 20.00’den önce kimseyi görmemeniz çok olağan. Ağaç dalları arasında kaybolmuş restoranın ismini görüp girdiğinizde, bahsettiğim günbatımı ve yukarıdan nokta kadar görünen yüzlerce yatın eşlik ettiği manzaranın tadını çıkarın. Burada her içeri giren, önce restoran sahibiyle sohbet edip, sonra neredeyse tüm masalara selam vererek yerine oturur. Bu sebeple La Tagliata, turist nüfusunun bu kadar fazla olduğu Positano’da, bir yabancının kendini en yabancı hissedeceği yer olarak tanımlanabilir. Restoran fiks mönü, içecekler sınırsız ve mönüye dahil. Turistik bölgelerin tümündeki pahalılık sorununun da en iyi çözümü bu lokal işletmeler.
- Ama “Turist olmanın bir bedeli var ve tatilde masraf düşünmem” diyorsanız Michelin kitapçığında da adını bulacağınız La Taverna del Leone’yi (@la_taverna_del_leone) deneyebilirsiniz; tabii rezervasyon yaptırmak şartıyla…
- Capri Adası’na Napoli’den bir saatlik ya da, Sorrento’dan yarım saatlik feribot yolculuğuyla ulaşabilirsiniz. Capri’den son feribot 18.00 sularında oluyor. Yani güneş battıktan sonraki ambiyansını görmek, bir akşam yemeği yemek istiyorsanız, konaklamanız şart.
- Dağların eteklerine dağınık şekilde konumlanmış bu bölgenin asıl turistik yeri fünikülerle çıkılan ve Capri diye adlandırılan kısım. Manastırların ve yerel yerleşimin ağırlıklı bulunduğu bölüm ise Anacapri olarak biliniyor.
- Liman bölgesinden kalkan günlük tekne turlarıyla hem Capri koylarında denize girme hem de Mavi Mağara’yı (Grotta Azzurra) ziyaret etme imkânı bulabilirsiniz. Yoğun sezonda Mavi Mağara’nın küçük girişinde, kanolara binmiş onlarca turistin sırada beklediğini görmek ise olağan bir manzaradır.
- Capri, popüler bir turistik belde olduğu için bütçesi yüksek konaklama ve yeme-içme mekânlarına ev sahipliği yapar. Bütçe ölçeğine göre ya restoran olarak adlandırılan ama benim kafe konseptine daha yakın bulduğum pizza ve sandviç seçeneklerini değerlendirebilir ya da Mammà (ristorantemamma.com), Da Tonino (@datoninocapri), Le Monzù (@lemonzurestaurant) gibi dünyaca ün kazanmış lezzet duraklarını ziyaret edebilirsiniz.
Garnitür: Doğayla iç içe
- Malum, beğeniler kişisel olarak değişir. Capri’nin dünyanın en lüks tüketim markalarının mağazalarından oluşan sokaklarını görmeyi tercih etmeyebilirsiniz. O zaman, Augustus Bahçeleri (Giardini di Augusto), Villa San Michele ve Fenike Merdivenleri (La Scala Fenicia) gibi muhteşem görüntüleri yakalayacağınız, doğayla iç içe güzelliklere daha fazla zaman ayırabilirsiniz.
- Capri’nin doğal bitki yapısı ve içinde barındırdığı çiçek türleri nedeniyle çiçek ve bitki özlerinden yapılan parfümeri çalışmalarıyla ilgili ciddi ve hak ettiği bir ünü vardır. Adanın ve doğanın kokusunu içinize çekmek için ziyaret listenizde, şahane parfümeri Carthusia (@carthusia_profumi) da mutlaka olsun.
Tatlı: Yollar, anılar…
- Sorrento’dan Amalfi’ye mesafe 30 km ama yolun virajlı ve dar oluşu, yerleşim alanlarındaki yoğunluk, yolculuğunuzun 1 saatten fazla sürmesine neden olacak. Ancak hem yolun güzelliği hem de geçilen irili ufaklı yerleşkelerin renkli atmosferi sayesinde çok daha kısa bir yolculuk hissi vermesi muhtemel. İstenirse, tüm bu kıyıdaki yerlerde olduğu gibi, hem Napoli’den hem de Sorrento’dan feribotla bu bölgeye de ulaşım mevcut.
- Amalfi’ye tek başına bir gün ayırmak yerine, erken çıkılacak bir yolculukla Ravello’yu da plana dahil edebilirsiniz. Amalfi sanki bir Avrupa kasabası, Ravello ise meydanında bile ancak üç kişi görebileceğiniz tenha bir köy gibi.
- Roma dönemi Katolik katedrallerinin en güzellerinden biri olan St. Andrea Katedrali (Cattedrale di Sant’Andrea) Amalfi’nin kalbine oturmuş bir yapı. Bu bölgeye gidip merdivenlerinde fotoğraf çektirme geleneği sebebiyle dışarısı, içerisinden çok daha kalabalık olabiliyor. Limanın hemen yanındaki plajdan denize girmek de mümkün. Sokaklar arasında kaybolarak yarım gününüzü geçirebilir, Sal De Riso’da (@salderiso) dondurma veya tatlı yiyerek kendinizi ödüllendirebilirsiniz.
- Amalfi’den 7 km sonra varacağınız Ravello, tarihin bir dönemde asılı kaldığı, küçük bir İtalyan köyü. Öncelikle bu 7 km yolun ancak yarım saatte gidilebildiğini söyleyeyim. Ama tırmanma sürecinin bulunduğu ve büyük tur otobüslerinin dar, virajlı yolda ilerleyişiyle hayret ettirecek derecede iyi bir araç kullanma bilgisi gerektiren bu yolu tamamlamaya değer.
- Aracınızı hemen girişteki otoparklara bırakıp, yürüyerek Duomo Katedrali’nin (Duomo di Ravello) önündeki meydana kolaylıkla ulaşırsınız. Birden fazla ziyaret fırsatım olan bu meydanın tenha görüntüsünü şaşırtıcı bulsam da Ravello’nun Positano’yla beraber, bu bölgenin en çok ziyaretçi alan yeri olma başarısını elinde tuttuğunu da belirteyim.
Dijestif: Hayaller, müzik ve sonsuzluk
- Villa Rufolo hem dünyanın en özel manzarası eşliğindeki bahçesi hem de sonsuzlukta asılı gibi inşa edilmiş klasik müzik konser alanıyla benzeri bulunmayan bir yer. Bu tarihi villanın müzeye dönüşmüş odalarında sürekli Richard Wagner’in notalarını duyacaksınız. Bunun bir hikâyesi var: Ünlü Alman kompozitör 1880’li yıllarda villayı ziyareti sonrası çok etkilenmiş; büyüleyici operası ‘Parsifal’in büyük kısmını da burada ve aldığı ilhamla yazmış. Yerel bir deyişle, Wagner’in ruhu hep burada! Bahçedeki çiçeklerin renk ve çeşitleri değişse de genel uyumları ve aşağıya doğru sonsuzluk hissi yaratan deniz manzarası, Villa Rufolo’nun belki de Ravello’dan bile ünlü olmasına sebep olmuş durumda.
- Bu klasik müzik notalarıyla süslü atmosferden Villa Cimbrone’ye geçtiğinizde sizi ağaçlar arasında gizlenmiş bir başka güzellik bekler. Dilerseniz bu yapıya ait kafede soluklanıp burada yaşamanın nasıl bir şey olabileceğine dair hayal kurabilir, dilerseniz Sonsuzluk Terası (Terrazza dell’Infinito) diye de bilinen, sonsuzluğa asılmış bir başka balkondan manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
- Günü tamamladığınızda gördüklerinizin yarattığı zaman kavramının unutulması hissi ve beraberindeki tatlı yorgunlukla Sorrento’ya varmanız, yaklaşık 1.5 saatinizi alır. Buz gibi bir limoncello içip gördüklerinizi aklınızdan geçirirken belki siz de Wagner’in Parsifal Operası’nın notalarını duyarsınız.
Sıkça Sorulan Sorular
Nerede?
İtalya’nın güneyindeki Campania bölgesinde. Sorrento’yla Salerno arasındaki 40 kilometrelik alana yayılıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Positano, Salerno, Ravello gibi köy ve kasabalardan oluşuyor.
Ne Zaman?
En güzel zamanları nisan başlarından ekim ayının sonuna kadar. İlkbahar veya sonbaharın ilk ayları, daha az turist olması nedeniyle en iyi zamanlar.
Nasıl?
Gece hayatını seviyorsanız Positano ve Amalfi konaklamak için en isabetli yerler. Daha sınırlı bir bütçeniz varsa Minori veya Maiori’de kalmayı düşünebilirsiniz. Çocuklu bir tatil için en iyi plajlar da bu bölgede. Yapılacak en iyi şey tüm kıyı bölgesini görmek için farklı kasabalarda kalmak olur.
Neyle?
Bölgeye en yakın havaalanı Napoli’de ancak uluslararası uçuşların çoğu Roma’ya iniyor. Bu durumda Roma’daki merkez tren istasyonuna (Roma Termini) gidip Napoli aktarması yaparak Salerno veya Sorrento’ya gitmeniz gerekir.