MÖ 5000’li yıllara uzanan bir geçmişi, haliyle etrafında gelişen devasa bir kültürü var şarabın. Üstelik üzerinde yaşadığımız bu topraklar bu hikâyelerin çoğunun merkezinde. İzmir’in dünya güzeli ilçesi Urla’da, ipuçlarını verdiğimiz rotayı takip ederseniz ne dediğimizi çok daha iyi anlayacaksınız. Gelin, birlikte gezelim…
“Delikanlı, insanlar için en başta gelen iki tanrı vardır: Biri Demeter tanrıça yahut toprak; ona dilediğin adı verebilirsin; ölümlülerin kuru yiyeceklerini veren odur. Öteki de Semele’nin oğludur ve Demeter kadar kudretlidir: Üzüm suyunu bulup insana veren odur. Bu içki dertlilerin derdini avutur; onu içenleri tanrı uykuya kavuşturur, onlara günlük üzüntülerini unutturur. İnsanların dertlerine başka deva yoktur. Bu tanrı, insanların tanrıları memnun etmek için içtikleri şarabın kendisidir; bundan ötürü saadetimizi ona borçluyuz…” Teiresias (*)
Şarapla ilgili bir şeyler söylemek, en azından 7 bin yıllık bir kültürden söz ettiğimizden, hiç kolay değil. Bu yüzden, Urla Bağ Rotası’nda bu kadim kültürün bugünkü yansımalarına tanık olmak için yola çıkmadan önce içki kültürü yazarı Mehmet Yalçın’ın satırlarına (A’dan Z’ye Şarap, Gusto Kitapları, 2006) göz gezdiriyorum:
“Antik Yunan uygarlığı ve Hitit uygarlığı şaraba büyük değer vermişler. Anadolu kökenli bir sözcük olarak Hitit metinlerine geçen ‘wiyanna’ zamanla Yunancaya ‘oinos’ olarak geçmiş, bugünkü İngilizcede ‘wine’ haline dönüşmüş. Anadolu toprakları içinde bulunan Hitit uygarlığına dair izler, şarabın MÖ 2000’lerle 800’ler arasında bu uygarlığın temel taşlarından biri olduğunu gösteriyor. Hititler bağcılığı o denli önemsemişler ki devletin kurdurduğu bağların başı olan kişiye ‘üzüm başı’ veya ‘şarap başı’ anlamına gelen ‘Gal Gestin’ unvanını vermişler.
(…) Eski Yunan’da da iklimi uygun pek çok bölgede ünlü şaraplar üretilmiş. Şarap tanrısı Dionysos’un da vatanı olan Trakya’nın bugünkü Mürefte, Hoşköy ve Gaziköy civarları; Ege adalarından İstanköy; İzmir civarında Urla, Seferihisar, Çeşme ve Selçuk önemli bağ bölgeleriymiş.”
İşte, beni ilgilendiren yere geldik: Urla… Dünya üzerinde var olmuş en eski meyvenin türlerini veren asma için en uygun şartları barındırdığı, 20 yıldır da bugünlere hazırlandığı halde kıymeti ancak son 5 yıldır anlaşılan şahane rota için hazırım. Beraber yola çıkabiliriz.
Bölgenin kaderini değiştirdi: Urla Şarapçılık
Kurucusu, Urla Şarap Üreticileri ve Bağcılık Derneği Başkanı Can Ortabaş. Her şey 2000 yılında bağların dikimiyle başlamış. Urla Şarapçılık adıyla ticari hayata geçiş 2010’u bulmuş. Şimdi bu bölgenin de kaderini değiştiren önemli bir şarap üreticisi.
Demirci Köyü istikametinde giderken, yerleşkenin hemen bitiminde ayrılan yolla farklı bir doğa örtüsüne geçiliyor. Tabelaları takip ederken bile acaba doğru yolda mıyım diye düşünüyorsunuz. Keskin bir dönemecin ardında saklanmış upuzun bağları görünceye kadar devam eden tedirginlik, bir anda yerini hayranlığa bırakıyor. Son 5 yılda bu manzara, beğenmeyenler olsa da, eklenen rüzgâr türbinleriyle apayrı bir görünüm kazanmış durumda.
Yılda 300 bin şişe kapasitesi olan Urla Şarapçılık sonradan bünyesine 2Rooms adlı iki odalı oteli eklese de, temelde sadece şarap satışı yapan bir işletme. Restoranı yok. Ufak bulduğum bir tadım alanından ve güzelliğiyle göz dolduran bağların arasına uzanan bahçeden oluşuyor. Sahibinin şarapçılığı tanıtmak, yaygınlaştırmak için yola çıktığı bu serüvende, odak noktasını dağıtmak istememesindeki özeni de takdir etmek gerek.
Eskiden 10 çeşit şarabın üçünü bir bedel ödemeden tadıp beğendiğinizi alabiliyordunuz. Bu tadım seansına size şarabı anlatan ve çoğunlukla gıda mühendisi olan bir işletme çalışanı rehberlik ediyordu. Ama artık öyle değil. İşletme artık yılda 80 bin ziyaretçi ağırlamaya başladığından bu hizmeti alabilmek için 30 TL ödemeniz gerekiyor. @urlawines
Küçük olsun, bizim olsun: Urlice Şarapçılık
Sahipleri Bilge Bengisu-Reha Öğünlü çifti. Uzun yıllar Michigan’da yaşamışlar. Daha sonra kurumsal hayatı arkalarında bırakıp bu işe girişmişler. Profesyonel hayatı, ABD’de geçen 16 yılı bırakıp anne evine dönen Bilge Bengisu Öğünlü’yle tanışınca kafanız biraz karışabilir açıkçası. Belki emeklilik hayallerinizi yeniden gözden geçirirsiniz.
Gelelim asıl konumuza… “Üretim kapasitesi daha az ancak daha butik bir bağ görmek istiyorum” derseniz adresiniz burası. Tabelalara güvenerek ilerleyeceğiniz toprak bir yolun sonunda, bağların ortasındaki taş ev yapısıyla kendisine hayran bırakan ufak bir restoran Urlice. 20 bin şişelik üretimi ve 40 dönümlük bağıyla, butik tarzı tercih etmiş bir üretici. Yemek eşliğinde şarap içip bağların içinde olma hissini arayanları sonuna kadar memnun edecek bir yer.
Ana konsept şarap olduğundan mönü de ‘şarabın yanına ne yakışır’ mantığıyla oluşturulmuş durumda. Pizzaların ve peynir tabağının tadına mutlaka bakılmalı, kapalı alanı bulunmadığından sıcaklığı da düşünerek günbatımına yakın saatlerde gidilmeli. Bir ‘fine dining’ restoranı olmadığından, yemek servisi çok geç saatlere kalmadan kapanıyor. Şarapta sınırlı kapasite sebebiyle dışarıya seri satışı yok. @urlicevineyards
Asmalar arasındaki masayı ayırtın: Çakır Şarapçılık
Kuşçular Akpınar mevkiinin en eski asma bağlarından birine sahip Çakır Şarapçılık, bu yörenin popüler oyuncularının yanındaki en yeni işletmelerden. 2001’de dikime başlanan asmalarla hobiden profesyonel işletmeye geçiş hikâyesi, 2019 sonlarını bulmuş. Alanda dört-beş odalı bir otel planlaması da yapan Sevinç-Erol Çakır çiftinin bu hayali pandemi nedeniyle sekteye uğrasa da halihazırda restoranı, tadım alanı ve şarap üretim tesisiyle aktif hizmet veriyor.
Burada yemek alanı geniş, dolayısıyla kalabalık organizasyonlar için çok uygun. Urla’nın gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkları nedeniyle akşamları çok serin oluyor. Öyle ki, temmuz ayında bile bu restoranda sırtınıza bir şeyler almanız gerekebiliyor. İki tip yemek alanı var; terası veya asmalar arasındaki masaları seçebilirsiniz. Bağlara gönül vermiş kişilerin öncelikli tercihinin tabii ki asmalar içindeki ön masalar olduğunu da belirtelim. @cakirwinery
Buraları da unutmayın…
Urla bölgesindeki bağların tümüne uğramak isterseniz listenize mutlaka Usca Şarapçılık, Limantepe, MMG Şarapçılık, Mozaik ve Urla Bağevi’ni de ekleyerek yola çıkmalısınız. İster büyük seçkimizi takip edip Urla Bağ Rotası’nı bir hafta sonu programı olarak düşünün, ister diğer bağları da katıp bir haftalık bir geziye dönüştürün; nasıl planlarsanız planlayın, bu muhteşem bağlarla bağınızı koparmayın.
(*) Yunan mitolojisinin en ünlü kâhini Teiresias’ın bu tiradı Euripides’in ‘Bakkhalar’ adlı tragedyasından alındı. Metinde “Semele’nin oğlu” olarak anılan ise şarap ve bağbozumu tanrısı Dionysos (Mitoloji Sözlüğü, Azra Erhat, Remzi Kitabevi, 1984)…
Bu da ilginizi çekebilir: Biz okuduk Allah artırsın, sofrayı kuran kaldırsın..