Aşk acısı, kaybetme sancısı ya da başka nedenlerle göğsünüze oturan kalp ağrısı… Bazen o ağır hissiyatı yenmenin kısayolu da sinemadır. İşte depresyonu unutturup umuda davet eden 5 film…
Yatağın içinde buruşmuş kâğıt mendiller, komodinde hazır rulo. Üstünde ateş basmasına neden bir yumoş sabahlık. Onu bile çıkarıp çıkarmama konusunda kararsızsın. Olmasa üşüyeceksin, olunca kalp ateşin yetmezmiş gibi bir de terliyorsun.
Evet, gözlerinin etrafı kırmızı/pembe olmuş ağlamaktan. Burnun kırmızı top gibi o şişen yüzün ortasında. Kafanda bir boşluk var.
Biliyorum, hiçbir şey düşünecek halin kalmamış. Gözlerini kapatmak istemiyorsun çünkü düşünceler ve duygular anlaşmış gibi saldırıya geçiyor tekrar.
‘Kapat Gözlerini Kimse Görmesin’in beyninin içinde dönmesi nedir peki? Evet, bir ikilem ama mücadelenin de bir parçası. Yalnız unutma; ‘Güneş’imiz Zekiciğimiz hep kazanacak…
Ama sen şu an her bir sesi susturmak, kendi hikâyene değil başkalarının hikayelerine dalmak istiyorsun. Merak etme; gidip gelip yine içinde sen olan filmler seçeceksin çünkü hayat böyle. Kendimizden vazgeçemeyiz…
Forrest Gump (1994)
Seyretmeyen kaldı mı ki? Çok doğru bir soru. Ancak bu listenin olmazsa olmazı bir film ‘Forrest Gump’. Hem iyi hissettirecek hem de ağlatacak bir film arıyorsunuz ya; işte bu film, o film. En güzel tarafı her şeye rağmen umudun altını çizmesi…
The Lion King / Aslan Kral (1998)
Depresyonun eşiğinde ne işimiz var animasyonla, ‘çizgi film’le diyebilirsiniz; demeyin. ‘Aslan Kral’, Akademi ödüllerini toplamış, William Shakespeare’in ‘Hamlet’ oyunundan etkilenmiş bir film. İklim krizleri, virüsler, gıdalardaki tehlikeler konuşulurken, bu zincirde bize düşen sorumlulukları bir aslan yavrusuyla beraber hatırlamak ilham verici. Hayattaki yerimizi anlamak için tekrar izleyin.
My Blueberry Nights / Benim Aşk Pastam ( 2007)
Wong Kar Wai gibi usta bir yönetmenin yolculuğuna eşlik etmek isterseniz lütfen hiç vakit kaybetmeyin. Oyuncu kadrosunda Jude Law, Norah Jones ve Natalie Portman var. Renklerin büyüsü, ışığın hükmünde romantik, masalsı bir anlatıya sebep oluyor. Merak etmeyin, ne Amerikan sabun köpüğü ne de Avrupa sanat sineması; karşınızda tam kıvamında bir pasta var.
Lion (2016)
Sizi büyüten aileye sonsuz bir sevgiyle bağlı olsanız bile, yine de öz ailenizi arar mısınız? Saroo adında, 5 yaşındaki bir Hint çocuğu, Kalküta sokaklarında kaybolduktan 25 yıl sonra, kaybettiği ailesini bulmak için Avustralya’dan yola çıkar. ‘Lion’, sonundaki o müthiş ‘birlik’ duygusunu film boyunca hiç hissettirmeden taşıyor. Mütevazılığı, bu filmin gücü…
Marriage Story / Evlilik Hikâyesi (2019)
Bir boşanma mücadelesi ne kadar yıpratıcı olabilir? Charlie ve Nicole’ün evlilikleri parçalanırken, bu yıpratıcı süreç onları uç noktalara götürür.