Yatak odası düşünmenin, giyinip süslenmenin, bir şey yemenin, okumanın ve ekranların yeri değildir. yatak odası, yalnızca uykunun mabedidir. “Yiyip içmeyi erkenden kestiğim, 22.30’da yatağa girdiğim ve hatta yatmadan evvel meditasyon yaptığım halde yine de iyi uyuyamıyorum” diyenlerin yapmaları gereken tek şey, belki de yatak odalarında bahar temizliğine girişmektir.

Yatsan

YAK BÜTÜN FOTOĞRAFLARI!

Yatak odasında dış-iç, aktif-pasif, kamusal alan-mahrem alan ayrımı net olmalıdır.

Yani yatak odası gibi içi, eylemsizliği ve mahremi temsil eden bir alan, dış dünyayla ilişkili tüm sembollerden arındırılmalıdır.

Makyaj malzemeleri, kıyafetler, çantalar, paltolar gibi dış dünyayı ilgilendiren eşyaların ya yatak odası dışında tutulması ya da kapalı dolaplara kaldırılması önerilir.

Kapının arkasına asılan kemerler, fularlar, şallar ve en yakınlarımıza da ait olsa duvarlardaki ya da tuvalet masasındaki fotoğraflar da yatak odasından kaldırılması gereken eşyalardandır.

Bunlar iç mekân enerjisini bozarak derin gevşemeyi, rahatlamayı ve iyi uyumayı engeller. Yatak odasında yatak, dolap ve komodinler dışında yer alabilecek eşyalar; dekoratif yastıklar, kristaller ve halı olabilir.

BEYAZ DUVAR BOYASI HASTANELER İÇİNDİR

Son zamanlarda yatak odalarında beyaz kullanımı epey popüler hale geldi ancak beyazın hâkim olduğu alanlar sanılanın aksine hijyen, temizlik ve sağlıkla değil, hastalıkla ilişkilidir.

Beyaz, dengeli kullanılmadığında ve canlı renklerle etkisi biraz olsun kırılmadığında depresif bir enerji yayar.

Yatak odası duvarlarında bu yüzden beyaz değil bej, su yeşili, fildişi, somon gibi hafif ve sıcak renkler kullanılmalıdır.

YATAK ODASINA KİTAP VE SU SOKMAYIN!

Eğer mümkünse başucunuzda bir yatak başı olmalı, pencereler baş ya da ayakucunda olmamalıdır.

Pencerelerin baş ya da ayakucunda olması hem hastalıklara sebep olur hem de uykuya dalmayı ve derin uykuda kalmayı engeller.

Yatak odasında hava akımı, cereyan ve hava elementiyle ilgili semboller olmamalıdır.

Yatak başlarında birer komodin olması çok önemlidir.

Ancak komodinin üstü kitaplar, ilaçlar, kozmetik malzemeler ya da su şişesiyle dolu olmamalıdır.

Kitap okunduktan sonra yatak odasının dışında kalmalı, kişi gece susarsa suyunu kalkıp mutfakta içmelidir.

Yatak odasında nem, rutubet, su ve su elementiyle ilişkili hiçbir şey olmamalı, yatak odası kuru kalmalıdır.

YATAĞINIZ SİZİN MAHREMİNİZ

Annelerimizin, anneannelerimizin dikkat ettiği âdetler ve görgü kurallarıdır bunlar. “Kızım çantanı yere koyma, bereketi kaçar” derler. Ya da “Başkasının yatağına oturulmaz, başkasının yatak odasına girilmez, dışarıda giydiğin kıyafetle yatağa oturulmaz, izin almadan başkasının buzdolabı açılmaz!” 

“Aman anne, bir şey olmaz” dediğimiz her şey meğer ne kadim öğretilerden miras kalmış günümüze.

Yani, annenizi dinleyin ve lütfen eşiniz, partneriniz, sevgiliniz dışında yatak odanıza kimseyi sokmayın.

Orası sizin uyku mabediniz, mahrem alanınız.

Sadece uyurken giydiğiniz kıyafetlerle yatağınıza oturun.

Sağlık ve temizlik beyaz duvarlardan, beyaz örtülerden değil eylemlerinizden gelsin.

Lavanta yağı, Ylang Ylang, portakal çiçeği ve yasemin gibi uçucu yağlardan birkaç damla damlattığınız buhurdanlıkla içeride güzel bir koku yaratın.

Polyester malzemeden çarşaf ya da yastık kılıfı kullanmayın ve nevresimlerinizi alkol, ağır kimyasallar ve parfüm gibi alerjik reaksiyona sebep olabilecek içeriğe sahip deterjanlarla yıkamayın.

Yatak odalarınızda şöyle baştan sona bir Ayurvedik bahar temizliği yapın, rahat uyuyun.