Uzmanlara göre evet, var! İyi dinlenmiş insanların daha aydınlık bir görünüme, daha temiz bir cilde ve daha az kırışıklığa sahip olduğunu söyleyen araştırmalar da bulunuyor. Peki bu etki nasıl oluyor?

Yatsan

Etrafınızdan arada sırada da olsa muhakkak duyuyorsunuzdur: “İyi misin? Yorgun görünüyorsun!” Genelde onlara bunu söyleten yüzünüz olur. Belki gözleriniz şiş ve kırmızıdır, altlarında mor halkalar ve torbalar vardır. Ya da cildiniz lekeli, renginiz solgundur. İşte bu durumlarda, onlara şakayla karışık ‘güzellik uykunuza’ yatmadığınızı söyleyebilirsiniz.

Aslında bu doğru. Yani muhtemelen iyi uyumadığınız bir gecenin ertesi günündesiniz. Uzmanlar, uyku eyleminin kişiye sağlıklı bir görünüm kazandırmada başrol oynadığı konusunda hemfikir. Zaten bu, arkasındaki bilimi bilmeyenler için bile apaçık bir gerçek. İngiltere’de yatak üreticisi Sealy firmasının yaptığı araştırmaya göre de iyi dinlenmiş insanlar daha parlak gözlere (yüzde 42), daha parlak bir tene (yüzde 21), daha temiz bir cilde (yüzde 20), daha az kırışıklığa (yüzde 17) ve genel olarak daha iyi bir cilt durumuna (yüzde 11) sahip oluyor.

Peki uyku cildimizin daha iyi görünmesini nasıl sağlıyor? Veya uyku yoksunluğu nasıl oluyor da sadece nasıl hissettiğimizi değil, aynı zamanda nasıl göründüğümüzü, özellikle de yüzümüzü etkiliyor?

Uyku, her gece ‘gençlik pınarı’na dalmaktır 

Araştırma üzerine uzmanların yaptığı yorumlar, meseleyi daha iyi anlamamızı sağlıyor. Osteopati uzmanı Dr. Mikhail Varshavski, “Uyku, fiziksel görünüm için inanılmaz derecede önemlidir” diyor: “Uyku, iyileştiğimiz ve nöronlarımızın güçlü bağlantılar kurduğu yenileyici bir süreçtir. Her gece daldığımız bir gençlik pınarı gibi…”

Bu ‘gençlik pınarı’ fenomeni uyanıkken gerçekleşemiyor. Nörolog ve uyku tıbbı uzmanı Dr. Jeffrey Durmer’ın da açıkladığı gibi, uykunun aktif süreçlerine ihtiyaç duyuyor. Dr. Durmer, “Uyuduğunuzda, uyanıkken gerçekleşemeyecek REM ve REM dışı döngülerden geçiyorsunuz; hatta bu gözleriniz kapalı uzanıyor olsanız bile olabiliyor” diyor. Cilt onarım süreci de büyük ölçüde yaklaşık 4-8 saatlik ve genellikle derin uykunun başlangıcında deneyimlenen REM dışı uyku sırasında gerçekleşiyor.

Uyku, doğal bir iltihap önleyicidir 

Bileğinizi burktuğunuz, biraz buz uyguladığınız, sonra uyumaya gidip ertesi gün şişliğin indiğini gördüğünüz oldu mu? Evet, buz yardımcı olmuş olabilir ama şunu bilin ki uyku da çok önemliydi. Dr. Durmer şöyle açıklıyor: “Uyurken anti-inflamatuar sitokinler üretiyorsunuz. Bu da gün boyu oluşan hasarların etkisini iyileştirmeye ve azaltmaya yardımcı oluyor.” Yani tipik günlük cilt hasarları olarak sayabileceğimiz güneşe maruz kalma ve kirliliğin olumsuz etkilerini de uykuyla silebiliriz.

Bir mesele de uyku yoksunluğunun olumsuz etkilerinin kendini en çok yüzlerimizde belli etmesi. Peki neden? “Çünkü yüzümüz çok damarlı bir yapı. Dudaklarımız, yanaklarımızdaki kırmızılık gibi; kanın kendisi yüzünden kırmızı” diyor Dr. Durmer: “Uykusuz kaldığınızda, sinir sistemi kan damarlarını çok iyi düzenleyememeye başlar. Bu da çoğunlukla skleranın (gözün beyaz kısmı) kendisinde, yüzde ve boyunda kızarıklıkla sonuçlanır.” Gözlerin altında beliren koyu halkalar da iltihaplanma ve şişmenin bir sonucu. Dr. Durmer, en çok açık tenlilerde görülen yorgunluğa bağlı solgunluğun da uyku sırasında meydana gelen kan akışı dağılımındaki bozulmaya bağlı olduğunu ekliyor.

Uyku, tüm vücut için ‘yüz germe’ gibidir 

Yetersiz uykunun kanıtlarını en derin şekilde yüzlerimizde görüyoruz ama uzun süreli uykusuzluk görünüşümüzü tepeden tırnağa etkileyebiliyor. Kronik yorgunluk sendromu, fibromiyalji ve ağrı yönetimi konusunda uzmanlaşmış bir uzman olan Dr. Jacob Teitelbaum, “Kötü uyku erken yaşlanmaya neden olur. Bunun nedeni, vücudumuzun büyüme hormonu salgıladığı üç önemli an olmasıdır” diyerek açıklamaya başlıyor: “Gençlik pınarı diye özetlediğimiz büyüme hormonu gençliğimizi korumamıza yardımcı olur. Kaslarımızı ve cildimizi olması gerektiği gibi tutar. Bunu yüz, göğüsler ve karın bölgesi dahil olmak üzere tüm vücudunuz için sağlıklı bir yüz germe olarak düşünün. Uyku ayrıca, iştahı ve kilo alımını düzenleyen, leptin ve grelin adlı iki anahtar hormon üretimimizde de kritik rol oynar. Çok sayıda çalışma, yetersiz uykunun kilo alımına ve yüzde 30 ila 55 daha yüksek obezite riskine neden olduğunu göstermiştir.”