Bir geçit töreni gibidir ilkbahar. Çileğin pembesi, domatesin kırmızısı, leylağın moru, mimozanın sarısı derken hayat renklenir. Sanki her şey daha kolay ilerler, daha hafif adımlar atarız. Bizi bu güzel havalar, her tatlı ritüeliyle, hem de ne güzel yaşatır…

Yatsan

Bahar sevinci adım adım gelir, belki de bu yüzden mevsimlerin divası olmayı hak eder ilkbahar. Önce havaya, sonra suya, sonra toprağa düşen cemrelerle başlar takip ışığı. Mart ayının 20’sinde, 21’inde gündüzle gece eşitlenir, Nevruz Bayramı gelir. Hıdırellez’le beraber spot ışıkları dolar sahneye. İlkbahar arz-ı endam etmiştir artık… Ilık günlerin, güneşin giderek geç battığı günlerin neşesi alır götürür derdi, tasayı.

İlkbahar bir geçit töreni gibidir; çiçekçi sepetlerinden pazar tezgâhlarına her şey birden renklenir. Mimozalar dallardan sarkar; fulyalar, nergisler, leylaklar birden ortaya çıkar. Bir ıhlamur kokusu sarar sokakları. 

Tezgâhlarda önce çağlaları, taze baklaları görürsünüz; yavaş yavaş çilek belirir, sonra erik, arkasından onun yareni kiraz. Çileğin pembesi, domatesin kırmızısı, leylakların moru, mimozaların sarısı derken hayat rengârenk olur. Ege’nin otları arsızca bitmeye başlar, minicik kuşkonmazlar çıkar ortaya pazarlarda. Her biri ayrı ayrı mutluluk kaynağıdır (Bu arada, mevsiminde bir meyveyi ilk kez yediğinizde kahkaha atmak lazımmış, unutmayın). 

Bahar kokusu

Kendine has bir kokusu vardır baharın. Sadece sokak aralarındaki ağaçların birden patlayan renk renk çiçekleri ya da adım başı çilek satan seyyar satıcılar yüzünden değil. Galiba “Bahar nasıl kokuyor” deseler, hiç tereddüt etmeden “Ihlamur kokar” derim. Yolda sakin sakin yürürken insana birdenbire hayat çok güzelmiş gibi gelir, sadece ıhlamur kokusunun böyle bir gücü var bence. 

Hayatın akışına bir şeyler olur bahar geldiğinde, her şey daha kolay ilerler sanki. Daha hafif adımlar atarsınız. Her an iyi bir şey olacakmış gibi bir his içinizde… “Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları” lafı boşa değildir. Eski aşklar hatırlanır. Merkür retrosundan değil, ilkbahar havasından… 

Bahar aylaklığı

Şimdi doğruya doğru; dışarıda hava güzelleşirken çalışmak için en zor zamanlar da başlar. Hayat sizi sokağa çağırırken evde, ofiste durmak kolay değil. Orhan Veli’nin “Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim evkaftaki memuriyetimden / (…) / Böyle havada âşık oldum / Eve ekmekle tuz götürmeyi böyle havalarda unuttum” dizelerini hatırlar insan, camdan rüzgârla gelen ıhlamur kokuları yüzünden. 

Bahar temizliği 

Kelt mitolojisinde “Bahar temizliği yapmayanın evine yaz gelmez” denirmiş. Bahar geldiğinde bir güç gelir insana, dip köşe temizlik yapmak için. Dolapları ferahlatmak, giymediğiniz şeyleri paylaşmak, nevresimleri değiştirmek, kitaplığı düzenlemek, bitkilerin halini hatırını sormak, kışlık kalın kabanları göz önünden kaldırmak, baharlık ayakkabıları çıkarmak… Her biri, sanki bu geçit töreninin bir parçasıdır. 

Bahar geleneği 

Boşuna değil; yüzyıllar boyunca ilkbahar yeni yıl sayılmış. 1 Nisan şakasının tarihi de buna dayanır. History.com’daki bir teoriye göre yeni yılın 1 Ocak’a alındığını duymayan ve kabul etmeyenlerle April’s Fool (Nisan Ahmağı) diye dalga geçilmiş. Bir rivayete göre de hava değişimlerinin insanları kolayca ‘aldatabildiği’ günlerin başlangıcı olarak düşünülmüş 1 Nisan. 

Biz de onu bir yeni yıl gibi karşılayalım madem öyle. Bahara hoş geldin diyelim; sokakta yürürken aniden burnumuza çarpan nergisin, çileklerin kokusu gibi, neşeyle dolsun içimiz. 

Şimdi bunlar dinlenir…

Bahar / Candan Erçetin

Hişt / Ezginin Günlüğü

Baharı Bekleyen Kumrular Gibi / Ferdi Özbeğen

Cibelle / Green Grass

Kutlama / Sezen Aksu 

Ben Her Bahar Âşık Olurum / Sezen Aksu

İkinci Bahar / Sezen Aksu 

Mevsim Bahar / Nilüfer Örer 

Here Comes the Sun / The Beatles

Bir İlkbahar Sabahı / Samime Sanay

Hoş Geldin Bahar / Yeliz

Bahar şarkısı / Yeni Türkü

Bir Bahar Akşamı Rastladım Size / Zeki Müren

Şimdi bunlar yenir…

Çağla, sultani bezelye, bezelye, bakla, çilek, kiraz, erik, yenidünya, enginar, kabak, salatalık, şevketibostan, semizotu, kuşkonmaz…