Duygusal dayanıklılık nedir, nasıl artırılır
Yenilenme sadece fiziksel sağlığımızla ilgili bir durum değildir. Biraz esneklik, biraz da dayanıklılık, hem hayatla daha kolay baş etmemizi sağlar hem de uyumlanma ve ilerleme özelliklerimizi kuvvetlendirir. Bu yüzden aşağıdaki ipuçlarını bilmekte fayda var. Duygusal dayanıklılık nedir? Önce duygusal dayanıklılık ya da rezilyans (resilience) nedir, ona bakalım. Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) tanımına göre bu kavram, zor veya stresli yaşam deneyimlerine başarılı bir şekilde uyum sağlamakla ilgili süreç ve sonuçları ifade ediyor. Dayanıklılığa giden yol çoğunlukla esnek olmaktan geçiyor. Bu da üzerinde çalışılarak zamanla geliştirilebilen bir beceri. Tabii bunun için zaman, güç ve yakın çevreden yardım istemek gerekebiliyor. Kişisel davranış ve becerilerle (özsaygı, iletişim vs) dış etkenlerin (sosyal destek, kullanılabilecek kaynaklar vs) de çok önemli olduğunu unutmamalı. Çok mühim bir şey daha var: Esnek olmak; stres, duygusal kargaşa ve acıyla sınanmayacağınız anlamına gelmiyor. Aksine, bunlar üzerinde çalışmayı içeriyor. Duygusal dayanıklılık nasıl artırılır? Hepimiz hayatta türlü türlü zorlukla karşılaşıyoruz. Hastalık, sevilen birinin kaybı, aldatılmak, işsizlik, maddi istikrarsızlık gibi kişisel krizler yaşayabiliyoruz. Yetmezmiş gibi ortada bir de terör saldırıları, toplu katliamlar, doğal afetler, küresel bir salgın ve…
Değişime alışmanın yolları
Yenilenmek demek, bazen küçük, bazen büyük değişimlere kucak açmak demek. Bu yeni durumlara alışmak ise her zaman sandığımız kadar kolay olmayabiliyor. Peki nasıl baş edeceğiz? Hayatımızda bir belirsizlik ya da değişim söz konusu olduğunda, olağan tepkilerimiz ve başa çıkma stratejilerimiz her zaman işe yaramayabilir. Çünkü aslında çoğu insan rutini sever, olayların kontrolünün kendisinde olduğunu bilmek iyi hissettirir. Aslında bu durumlarda ihtiyacımız olan ve genel olarak geliştirmemiz gereken şey zihinsel çeviklik; yani değişen koşullara uyum sağlamamıza izin verecek şekilde düşünme, hissetme ve hareket etme pratiğidir… Belirsizlik dediğimizde aklınıza hemen altüst olmuş bir hayat ya da kaos gelmesin. Taşınma veya yeni bir iş gibi ilk bakışta olumlu görünen değişikliklerde de öngörülemeyen bir şeyler yaşama ihtimali ve dolayısıyla belirsizlik ortaya çıkabiliyor. Hepimiz güvende olmayı sevdiğimiz için belirsizliğe bir dereceye kadar tahammül edebiliyoruz; bu normal. Ancak bazılarında bu eğilim diğerlerinden daha fazla olabiliyor. Planlı yaşamayı seven, sürprizlerden hoşlanmayan, beklenmedik şeylerle karşılaştığında hızla tolere edemediği için tüm günü mahvolan birini düşünün. Bu tür insanların çoğu, belirsizliğin verdiği rahatsızlıktan kaçınmak için ‘güvenlik davranışları’ diyebileceğimiz şeylerle meşgul olur; çok sayıda liste…
Daha uzun yaşamın 4 anahtarı
Yeni bir araştırma, 50 yaşını geçmiş yetişkinlerde ömür uzatan dört şeyi açıkladı: İyimserlik, mutluluk, sosyal destek ve yaşam amacı. Daha gençseniz daha da iyi; değişime şimdi başlayın, uzun yılları garantileyin. Yaşlandıkça kalp hastalığı, bunama, kanser gibi ciddi hastalıklara daha yatkın hale geliyoruz. Ayrıca daha kırılgan hale geliyor ve sonuçta hayatımızı kısaltan düşmeler, kırık kemikler veya başka komplikasyonlar yaşayabiliyoruz. Yani uzun ve kaliteli bir yaşam sürmek istiyorsak, doğru beslenerek, egzersiz yaparak ve yeterince uyuyarak fiziksel sağlığımızı korumak önemli. Peki ya psikolojik sağlığımız? Onun da uzun ömürlülüğe etkisi var mı? Yeni bir çalışma olduğunu söylüyor. ABD’nin Michigan Üniversitesi’nde yapılan çalışmaya 50 yaşın üstündeki 21 binden fazla yetişkin katıldı. Katılımcılara bir anket verildi ve burada her dört yılda bir hayatlarında ne kadar mutlu, memnun ve iyimser olduklarını bildirmeleri istenerek verileri toplandı. Sorular arasında katılımcıların ne kadar sosyal destek aldıkları ve bir amaçları olup olmadığı gibi psikolojik sağlığı ölçen yönlendirmeler de vardı. Cinsiyet, ırk, medeni durum değerlendirme dışı 2006 ve 2020 yılları arasında katılımcıların yaklaşık 5 bini öldü ve araştırmacılara psikolojik sağlıklarının uzun ömürlerine nasıl katkıda bulunduğunu görme…
Yenilenme zamanı
Sonbahar, hem fiziksel hem ruhsal olarak yenilenmek için en doğru zaman. Mevsim klasiği hastalıklara yakalanma olasılığını azaltırken daha sağlıklı, daha mutlu, daha güçlü bir siz olma yolunda ilerlemeye devam edebilirsiniz. Vereceğimiz ipuçlarıyla kontrolü elinize alın ve gecikmeden doğal, sağlıklı yaşam temelli bir yaşam tarzına geçin. Sonbahar artık kendini hissettiriyor. Havada serin, keskin bir esinti var ve kaçınılmaz olarak soğuk algınlığı, grip riski kapıda. Yani bağışıklık sistemini güçlendirmenin tam zamanı. Unutmayın ki mevsimlerin değişimini kontrol edemeyiz ama sağlığımızın kontrolünü elimize alabiliriz. Mikroplarla temastan her zaman kaçınamasak da hasta geçirdiğimiz günlerin sayısını azaltabiliriz. İşte uygulaması son derece kolay ipuçları… Yediğinize, içtiğinize zerdeçal ekleyin Binlerce yıllık bu baharat, bir o kadar zamandır ilaç olarak da kullanılıyor. Aynı zamanda, güçlü antienflamatuar özellikleri nedeniyle dünyanın en etkili besin takviyelerinden biri. Alzheimer, depresyon, artrit, hatta kanser dahil olmak üzere çok çeşitli tıbbi sorunları önlemek için kullanıldığı biliniyor. İçeriğinde bolca bulunan antioksidanlar ve antienflamatuar bileşikler, soğuk algınlığıyla mücadeleye yardımcı olduğu gibi, bağışıklık sisteminin güçlü çalışmasını da sağlıyor. Zerdeçalı mutfakta baharat olarak kullanabilir veya takviye olarak alabilirsiniz. Yeri gelmişken, size leziz bir…
Sonbahar temizliği rehberi
Bahar temizliği aklınıza sadece ilkbaharı getirmesin. Hatta yaz bitip de şehre döndüğümüzde yani artık evde daha fazla zaman geçireceğimiz garanti olduğunda buna daha fazla ihtiyacımız var. Sağlığınıza zarar verdiği ve enerjinizi düşürdüğü için kurtulmanız gerekenlerle başlıyoruz.
10 yıl sonra herkesten önde olmak için, şimdi başlamanız gereken 15 küçük şey
Hayat, değişime ve gelişime açık olanlar için heyecanı hiç bitmeyecek bir yolculuk. Bu maceranın hakkını verin ve şehre dönüşünüzü yeni challenge’larla renklendirin.
Eşinizle bağlılığı artırmanın en kolay yolu
Şehre dönmek demek, şehrin koşturmacadan başka hiçbir şeye izin vermeyen o deli temposuna da dönmek demek. Bu öyle bir tempo ki, en yakınımızdaki kişiyi ihmal etmemize, nihayetinde aradaki bağların büyük yara almasına kadar giden olumsuz sonuçları oluyor. Ama yeni bir araştırmaya göre çok basit bir teknikle akışı tersine çevirmek mümkün.
Evinizdeki 9 gizli hastalık sebebi
Zehirli kimyasallar ve sağlığınıza zararlı birçok madde, siz hiç şüphelenmeden evinizin herhangi bir yerinde saklanabilir. Evdeyken sık sık boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, baş ağrısı, mide sorunları veya halsizlik yaşıyor musunuz? Belki de hepsinin nedeni hiç ihtimal vermediğiniz bazı eşyalar veya ihmal ettiğiniz bazı kurallardır. Gelin, öğrenelim.
Yatağınızı sonbahara hazırlama rehberi
Geceler giderek daha serin olmaya başladı. Haliyle yatağımızı yaklaşan mevsimsel değişikliklere hazırlamak da kaçınılmaz hale geldi. Şimdiden harekete geçin ki kendinizi sabah saat 2’de uyku sersemi kalkıp kalın pike ararken bulmayın.
Hep yorgun olmanızın 5 sebebi
Yaz ayının pozitif etkilerinin yanı sıra beraberinde getirdiği yaz yorgunluğu konusunun nedenleri ve bu durumdayken yapılması gerekenler hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın.