Burnunuz kaşınıyor, gözleriniz yaşarıyor, dışarı çıkar çıkmaz hapşırıyorsunuz… Bu alerjik reaksiyonlar sadece ilkbahar ve yaz aylarına özel değil. Derdiniz sonbahar alerjisi olabilir. Belirtileri ve çözüm yollarını öğrenmek için yazımızı okuyun.

Yatsan

Önce iklimsel değişikliklerle başlayalım. Bütün güzelliklerinin yanı sıra havalar serinlerken rüzgârlar ve rutubetin hâkimiyeti ele geçirmeye başladığı bir mevsime giriş yapıyoruz. Sonbahar, atmosferik hareketler ve yağışlarla çok uzak bölgelerden taşınan alerjenlerin de aktif olduğu bir dönem. Yani polenlere ve mantar sporlarına bağlı alerjiler bu mevsimde sık görülüyor.

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği meseleyi böyle açıkladıktan sonra detaylandırıyor: “Polenler, rüzgârlarla çok uzak bölgelerden taşınabilir. Yağmurlarla toprağa düşen polenler kuru yapraklar altında uzun süre kalabilirler. Yürüyüşler ve rüzgârlarla bu polenler havaya karışıp solunum yoluyla alındığında semptomlara neden olabilir.”

Gelin, derneğin konu hakkındaki aydınlatıcı notları eşliğinde sonbahar alerjisinin nedenlerini, belirtilerini öğrenmeye ve hassas bünyelerin bugünleri nasıl daha sakin geçirebileceğini anlamaya çalışalım. Polen ve küf mantarlarından korunmayla ilgili önlemler konusunda daha fazla bilgi için aid.org.tr’den de bilgi alabilirsiniz.

RUTUBET SORUNU

Rutubet bu mevsimde küf mantarlarının üremesi için uygun ortam sağlıyor. Bahçe işleriyle uğraşırken veya bu alanlarda yürüyüş yaparken doğada, toprakta, çürümüş bitki artıkları üzerinde büyüyen mantar sporlarına maruz kalınabiliyor. Bu mantar sporları rüzgârla uzak bölgelere de taşınabilir.

Kapalı ortamlarda da görülebilir.

Rutubetin artması sadece doğada değil iç ortamlarda, yaşam alanlarımızda da akar (mite) ve küf oluşumu için uygun şartlar sunuyor. Ev, okul ya da işyerlerimizde yaz aylarından sonra bu alerjenlere bağlı sorunlar yaşanabiliyor.

ALERJİK RİNİTE DİKKAT!

Bu dönemde polen ve mantar sporlarına bağlı alerjisi olan kişilerde hapşırık, burun tıkanıklığı, kaşıntı, gözlerde kızarıklık sıklıkla görülebiliyor. Sonbahar aylarında virüslere bağlı gelişen soğuk algınlıkları da bu duruma katkı sağlıyor. Öte yandan, soğuk algınlığı şikâyetleri alerjik nezle bulgularıyla benzerlik gösterebiliyor; çoğu zaman alerjik nezle böyle sanıldığı için önemsenmeyebiliyor. Ancak bu iki rahatsızlığın tedavileri ve korunma önlemleri farklı olduğu için tanının doğru konulması gerekiyor. Bu noktada tedavi yaklaşımı ve korunma önlemleri açısından alerji ve klinik immünoloji uzmanından yardım alınması hayati önem taşıyor.

ASTIM HASTALARI NE YAPMALI?

Astım hastaları bu mevsimde ekstra dikkatli olması gereken grupta. Polenler ve küf mantarlarına maruz kalınması, bu hastalar için sonucu kötüleştirebiliyor. Özellikle küf mantarlarına alerjisi olan astım hastaları tetikte olmalı. Çünkü bu hastaların astımları daha zor kontrol edilebiliyor, krize girdiklerinde de tedavileri daha zor yapılabiliyor. Ayrıca bu dönemde, örneğin okulda efor harcanın bir zaman sonrasında astımlı çocuklarda nefes darlığı şikâyetleri belirgin hale gelebiliyor. Çocuğu astım hastası olanların ise havadaki polenlere ya da küf mantarlarına bağlı olarak gelişen bu şikâyetlerde hassasiyetle harekete geçebilmeleri için eğitimcileri uyarması şart.

ALERJİK HASTALIKLARDAN KORUNMAK İÇİN NE YAPILMALI?

  • Polen ya da küf mantarlarına alerjisi olan kişiler dış ortamda yapacakları aktiviteler konusunda iyi planlama yapmalı.
  • Özellikle sabah saatlerinde ve rüzgârlı havalarda zorunlu değilse dışarı çıkılmamalı, sportif faaliyetler için kapalı alanlar tercih edilmeli.
  • Yaşanılan ortamlarda polen ya da mantar sporlarının içeri girmesini önlemek için pencereler kapalı olmalı.
  • Eve gelindiğinde üzerimize yapışan alerjenlerden temizlenmek amacıyla duş alınmalı, giysiler değiştirilmeli.
  • Özellikle ormanlık alanlarda bitkisel artıklarda mantar sporları bulunduğundan buralardaki aktivitelerden uzak durulmalı.
  • Ev ortamı akarların yaşayamayacağı şekilde düzenlenmeli, banyo ve mutfak gibi alanlarda daha sık görülen küf mantarları özenle yok edilmeli.
  • Evde alınan önlemlerin etkili olması için rutubetin azaltılması son derece önemli. Havalandırma sistemlerinin de bu açıdan büyük risk oluşturduğu unutulmamalı, bu cihazların bakımları düzenli olarak yapılmalı.