Sorunun deneyle ispat edilmiş cevabı 264 saat yani 11 gün. Peki bu kuru rakamın arkasında neler var? Uykunun önemini bir kez daha idrak ettiğimiz bu ayda birlikte bakalım.

Yatsan

1964’te ABD’de 17 yaşında bir lise öğrencisi olan Randy Gardner, bir bilim projesi için uykusuzluk alanında bugüne kadar geçilememiş dünya rekorunu kırdı. O güne kadar konuyla ilgili araştırmalar için yapılan deneylerde en fazla 10 güne çıkılabilmişti.

Bu kişilerin hiçbirinde ciddi tıbbi, nörolojik, fizyolojik veya psikiyatrik sorunlar yaşanmadı. Öte yandan deneyen herkes uykusuzluk süresi arttıkça konsantrasyon, motivasyon, algı ve diğer zihinsel süreçlerde önemli eksiklikler gösterdi. Yine de tüm denekler, iyileşme uykusundan sonraki bir-iki gece içinde yavaş yavaş normale döndü.

Şimdi biraz daha derinleşelim: ‘Uyanık’ derken tam olarak neyi kast ediyoruz? Demin bahsettiğimiz gibi, normal deneklerde uzun süreli uyku yoksunluğu; değişiklik gösteren bilinç durumlarını (genellikle ‘mikro uyku’ olarak tanımlanır), çok sayıda kısa süreli uyku atağını, bilişsel ve motor fonksiyon kaybını harekete geçiriyor. Yani bu konuda dünya rekoruna ulaşan Randy Gardner uyanıktı ama temelde bilişsel olarak işlevsizdi.

 

Nadir hastalıklar ve ‘ölümüne’ uyanıklık

Nadir görülen bazı tıbbi bozukluklar söz konusu olduğunda insanların ne kadar süre uyanık kalabileceği sorusu, şaşırtıcı cevapları ve daha fazla soruyu gündeme getiriyor. Örneğin kas seğirmesi, ağrı, aşırı terleme, kilo kaybı, periyodik halüsinasyonlar ve şiddetli uyku kaybıyla kendini gösteren Morvan sendromu.

Dünyaca ünlü Fransız nörobiyolog Michel Jouvet ve ekibi, bu hastalıktan mustarip 27 yaşında bir erkek üzerinde çalışırken, hastanın birkaç ay boyunca neredeyse hiç uyumadığını buldu. Adam bu süre zarfında uykulu ya da yorgun hissetmemiş, herhangi bir ruh hali, hafıza ya da kaygı bozukluğu göstermemişti. Ancak neredeyse her gece 21:00-23:00 saatleri arasında, 20 ila 60 dakikalık bir işitsel, görsel, ve duyusal halüsinasyonların yanı sıra el ve ayak parmaklarında ağrı ve vazokonstriksiyon (kan damarlarında daralma) yaşadı.

Bir diğer nadir görülen bozukluk olan ölümcül ailesel uykusuzluk (FFI- fatal familial insomnia), 6 ila 30 ay sonra ama mutlaka ölümle sonuçlanan baskın kalıtımsal bir hastalık. Bu hastalıkta ölüm aslında uyku yoksunluğundan ziyade çoklu organ yetmezliğinden kaynaklanıyor. Patolojik süreçler arasında talamus ve diğer beyin bölgelerinin dejenerasyonu, sempatik sinir sisteminin aşırı aktivitesi, hipertansiyon, ateş, titreme, kısmi bilinç kaybı, kilo kaybı ve vücudun endokrin sistemlerinin bozulması yer alıyor.

 

Gelecekte ne olacak?

Dönelim en başa ve asıl soruya: İnsan ne kadar uyanık kalabilir? Gördüğünüz gibi bu konuda net cevap, bir dünya rekoru kırmaya çalışmıyorsanız veya bu konuda namlı nadir bir hastalığa yakalanmadıysanız aslında hâlâ belirsizliğini koruyor. ABD’de farelerle yapılan çalışmalar var ama uyku yoksunluğunun bir insanı doğrudan öldürdüğüne dair bir bilimsel kanıt henüz yok. Ölüm genellikle uyku bağlantılı başka bozukluklar nedeniyle oluyor.

Artık gözler gelecekte! ABD Savunma Bakanlığı’nın hiç uyumayan, karada, denizde ve havada 7/24 göreve hazır asker hedefi için araştırmalar başlattığı biliniyor. Biyomühendislik uygulamalarıyla genetik olarak ayarlanıp klonlanmış askerler, uykuya ihtiyaç insanlar söz konusu olacak mı? Kâğıt üstünde okurken bile insanı ürperten bu fikrin gerçek olmamasını dileyerek kaliteli uykunun tadını çıkarmak için sizi İyi Uyku İyi Hayat’ın şefkatlı kollarına teslim edelim.

Son söz de dünyaca ünlü ABD’li psikolog ve uyku araştırmacısı Wilse B. Webb’nin ‘kibar bir zorba’ya benzettiği muhteşem uyku tasviri olsun: “Ertelenebilir ancak mağlup edilemez!”